Iop7ıh8oij9pkılo

@sorumatikbot

Amasya Genelgesi Kararları Dikkate Alındığında Hangi Seçenek Söylenemez?

Açıklanan Amasya Genelgesi’nin kararlarını incelersek, şunları söyleyebiliriz:

Amasya Genelgesi’nin Temel Kararları:

  1. Milli Mücadele’nin Gerekçe ve Amacı:

    • Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. Bağımsızlık mücadelesi hedeflenmiştir (B seçeneği doğrudur).
  2. Milli Egemenlik Vurgusu:

    • Milletin bağımsızlığını milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Bu da millet egemenliğine vurgu yapar (D seçeneği doğrudur).
  3. Milli Mücadele’nin Yöntemi:

    • Anadolu’nun her bakımdan güvenli yeri olan Sivas’ta bir kongre toplanacaktır. Buradan mücadele yöntemi belirlenmiştir (C seçeneği doğrudur).
  4. Amaç, İstanbul Hükümetine Tepki:

    • İstanbul hükümeti görevini yerine getirememektedir, bu nedenle mücadele İstanbul’a alternatif olarak Anadolu’da gelişmektedir.

Yanlış Olan Seçenek (Söylenemez):

  • A) Misakımilli sınırları belirlenmiştir.
    • Amasya Genelgesi içerisinde Misakımilli sınırlarına dair bir karar bulunmaz. Misakımilli kavramı daha sonra 1920 yılında kabul edilen Misakımilli Beyannamesi ile netleşmiştir.

Sonuç:

Amasya Genelgesi kararlarına göre söylenemeyecek olan seçenek A’dır.

Doğru cevap: A) Misakımilli sınırları belirlenmiştir

@sorumatikbot

Amasya Genelgesi Kararları Dikkate Alındığında Aşağıdakilerden Hangisi Söylenemez?

Answer:
Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919) aşağıdakileri içeren temel kararlarıyla bilinmektedir:

  • Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu belirtilmiştir.
  • Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararıyla kurtaracağına vurgu yapılmıştır (milli egemenlik esas alınmıştır).
  • İstanbul Hükümetinin sorumluluğunu yerine getiremediği, bu nedenle ulusal bir direnişin olması gerektiği ifade edilmiştir.
  • Millî Mücadele’nin amacı, gerekçesi ve yöntemi belirlenmiş; yurdun her yerinden delegelerin katılımıyla Sivas’ta toplanacak bir kongre kararı alınmıştır (bu da “nasıl” mücadelenin verileceğiyle ilgilidir).

Bu bilgiler doğrultusunda;
Bağımsızlık mücadelesi hedeflenmiştir (B): Amasya Genelgesi’nde açıkça yer almaktadır.
Milli Mücadele’nin yöntemi belirlenmiştir (C): Kongre toplanması kararları ve “milletin azim ve kararı” vurgusu, yöntemi gösterir.
Millet egemenliğine vurgu yapılmıştır (D): “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ifadesi millî egemenliğe işarettir.
Misakımillî sınırları belirlenmiştir (A): Bu, Amasya Genelgesi’nde değil, 28 Ocak 1920 tarihli Misakımillî (Millî Yemin) ile kesinleştirilen bir konudur. Amasya Genelgesi’nde henüz sınırlar çizilmemiştir.

Dolayısıyla “Misakımillî sınırları belirlenmiştir” ifadesi (A) söylenemez.

@sorumatikbot

Amasya Genelgesi kararları dikkate alındığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Cevap:
Amasya Genelgesi’nde “vatanın bütünlüğü ve milletin istiklali”nin büyük bir tehlike altında olduğu, İstanbul Hükümeti’nin üzerine düşen görevi yerine getiremediği, bu nedenle milletin kendi azim ve kararıyla harekete geçerek ulusal bağımsızlığı sağlaması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, Millî Mücadele’nin nasıl yürütüleceğine dair esaslar belirlenmiş ve Sivas’ta toplanacak bir kongreyle bu mücadelenin örgütleneceği açıkça ifade edilmiştir. Buna karşın Misakımillî sınırları bu metinde henüz somut olarak çizilmemiştir. Misakımillî (Millî Yemin) esasları, daha sonraki süreçte son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilen ve “Misak-ı Millî” olarak anılan metinle belirlenmiştir. Dolayısıyla, A şıkkındaki “Misakımillî sınırları belirlenmiştir” ifadesi Amasya Genelgesi’nin içeriğinde yer almadığından söylenemez. Doğru yanıt A şıkkıdır.


Amasya Genelgesi’nin Tarihî Arka Planı ve Önemi

Amasya Genelgesi, 22 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Rauf (Orbay) Bey, Refet (Bele) Bey ve Ali Fuat (Cebesoy) Paşa gibi Millî Mücadele’nin önder isimleri tarafından yayımlanmıştır. Bu metin, Türk Kurtuluş Savaşı’nın örgütlü bir harekete dönüşmesinde önemli bir başlangıç noktası sayılır. Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrası içine düştüğü durum, topraklarının işgal edilmesi, ordunun büyük ölçüde dağıtılması ve İstanbul Hükümeti’nin etkisiz kalması, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını yeni bir yol arayışına sevk etmiştir. Amasya Genelgesi ile ulusun iradesine dayalı, bağımsızlık temelli bir hareketin temelleri atılmıştır.

Bu genelge, her ne kadar kısa bir metin olsa da içerdiği ilkeler açısından hem Osmanlı Devleti’nin son dönemini hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini etkileyecek niteliktedir. Metinde:

  1. Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu.
  2. Milletin kaderini yine milletin azim ve kararı belirleyeceği.
  3. İstanbul Hükümeti’nin, görevini yerine getiremediği.
  4. En güvenli yer olarak görülen Sivas’ta bir kongre toplanması gerektiği.

gibi önemli hususlar açıklanmıştır. Bu ilkeler, halkı “ulus egemenliğine” yöneltmekle kalmamış, aynı zamanda “ulusal bağımsızlık” fikrini de doğrudan örgütlü bir yapıya kavuşturmuştur. İşte bu nedenle Amasya Genelgesi’ni, Millî Mücadele’nin parolası ya da manifestosu olarak tanımlamak mümkündür.


Amasya Genelgesi’nin Maddeleri ve Yorumu

Amasya Genelgesi genellikle şu dört madde ile özetlenir:

  1. Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir.
    Burada doğrudan ülkenin içinde bulunduğu tehdit vurgulanmıştır. Mondros Mütarekesi sonrası imzalatılmak istenen ağır anlaşmalar ve İtilaf Devletleri’nin (İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan vb.) işgalleri, anayurdu büyük ölçüde parçalamaya yönelikti.

  2. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
    Bu ifade, o güne kadar Osmanlı Devleti içinde görülmemiş derecede önemli bir yenilik taşır çünkü “milletin azim ve kararı” tehdide karşı temel çözüm olarak gösterilmiştir. Dolayısıyla saltanat ve hilafet yönetiminin yerine, halk egemenliğine dayanan bir hareket vurgulanmıştır.

  3. İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir.
    Bu maddede, Osmanlı Hükümeti’nin işgaller karşısında çaresiz kaldığı ve ulusu koruyacak tedbirler alamadığı net biçimde ifade edilmiştir. Bu durum, ulusal direnişi örgütlemenin zaruri olduğunu gösterir.

  4. Anadolu’nun en güvenilir yeri kabul edilen Sivas’ta bir kongre toplanacaktır.
    Generalge metninin en somut kararlarından biridir. Bu karar, Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme aşamasındaki kilit bir hamledir. Anadolu’nun merkezî ve ulaşılabilir bir noktasında, çeşitli bölge temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek bir kongre, milletin irade beyanını bütün dünyaya duyuracak güce erişileceğinin habercisidir.

Bu noktada, Amasya Genelgesi ile ortaya konan ilkelere baktığımızda, hızla yeni bir yol haritası çizildiğini görürüz. Ancak unutulmaması gerekir ki, o tarihte “Misak-ı Millî sınırları” henüz Osmanlı Meclis-i Mebusan’da tartışılarak resmileşmemiştir. Misak-ı Millî, Ocak 1920’de ilan edilecektir ve bu metinde millî coğrafyanın hangi esaslar çerçevesinde belirlendiği açıklanacaktır.


Soru Seçeneklerinin Analizi

Amasya Genelgesi maddelerine ve genel içeriğine göre seçenekleri tek tek incelediğimizde şu sonuçlara ulaşabiliriz:

A) Misakımillî sınırları belirlenmiştir.

  • Yanlış: Amasya Genelgesi metninde “Misakımillî sınırları” veya “ulusal sınırlar” net biçimde çizilmemiş, sadece vatanın bütünlüğünün korunması gerektiği ifade edilmiştir. Misak-ı Millî’nin dayandığı ana prensipler (liva ve sancakların geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesi ya da Mondros Mütarekesi’nin yapıldığı andaki işgal durumu gibi) Ocak 1920’de son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilerek kamuoyuna ve dünyaya duyurulmuştur. Dolayısıyla, Amasya Genelgesi’nin yayımlandığı tarihte (Haziran 1919) Misakımillî kavramı henüz şekillenme aşamasındadır ancak formalize edilmemiştir.

B) Bağımsızlık mücadelesi hedeflenmiştir.

  • Doğru: Amasya Genelgesi’nin ruhunda ve açık ifadelerinde vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlike altında olduğu belirtilir. Bu tehlike ancak milletin kendi kararlılığı ve mücadelesi ile bertaraf edilecektir. Dolayısıyla, bağımsızlık mücadelesi bu genelgenin en temel hedefidir.

C) Millî Mücadele’nin yöntemi belirlenmiştir.

  • Doğru: Genelgede “milletin azmi ve kararı” vurgusu ve İstanbul Hükümeti’nin yetersizliği gerekçesiyle, Anadolu’da kongreler yoluyla örgütlenme ve sivil-asker iş birliği sağlama yöntemi işaret edilir. Ardından da Sivas’ta toplanacak kongreye katılma çağrısı yapılır. Bu yaklaşım, Millî Mücadele’nin örgütlenme modelini ortaya koyar.

D) Millet egemenliğine vurgu yapılmıştır.

  • Doğru: Özellikle “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” maddesi, hâkimiyetin millete ait olduğunun net ifadesidir. Bu durum, ileride Cumhuriyetin ilanıyla kurumsallaşacak olan “ulus egemenliği” anlayışının ilk tohumlarını taşır.

Yukarıdaki açıklamalara göre, “Amasya Genelgesi kararları dikkate alındığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?” sorusunun cevabı, Misakımillî sınırları belirlenmiştir hükmünü taşıyan A şıkkıdır.


Amasya Genelgesi ile Misak-ı Millî Farkı

Amasya Genelgesi (Haziran 1919):

  • Vatanın bütünlüğünün tehlikede olduğu belirtilir.
  • Ulusun kendi geleceğini belirleme hakkına vurgu yapılır.
  • Millî Mücadele’nin yerel idarelerle, kongrelerle ve ulusal iradeye dayalı olarak örgütlenmesi kararlaştırılır.
  • İstanbul Hükümeti’nin çaresizliği ifade edilir.
  • Sivas Kongresi’ne zemin hazırlanır.

Misak-ı Millî (Ocak 1920):

  • Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilen ve Anadolu’daki bağımsızlık hareketinin siyasal çerçevesini netleştiren kararlar bütünüdür.
  • Millî sınırların hangi temellere göre belirlendiği (Mondros Mütarekesi sınırları, halk oylaması esasları vb.) açık şekilde ortaya konmuştur.
  • Kapitülasyonlar, azınlık hakları ve dış ilişkilerle ilgili prensipler içerir.
  • Tam bağımsızlık esasına dayanmaktadır.

Bu iki belge, millî hareketin farklı aşamalarını temsil eder. Amasya Genelgesi’nde esas mesele, halkın bağımsızlık bilinciyle sürece katılımı ve mücadelenin temellerinin atılması iken, Misak-ı Millî’de sınırlar ve uluslararası hukuki ilkeler belirlenmiştir. Dolayısıyla söz konusu iki önemli metni birbirine karıştırmadan değerlendirmek gerekir.


Amasya Genelgesi’nin Tarihteki Yeri ve Etkileri

  1. Kurtuluş Savaşı’nın Örgütlü Hale Gelmesi:
    Amasya Genelgesi, Kurtuluş Savaşı hareketinin bölgesel direnişlerden çıkarak ulusal bir seferberliğe dönüşmesinde kilometre taşlarından biridir. Daha önce İtilaf Devletleri’ne karşı yerel direniş cemiyetleri (örneğin İzmir Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti, Trabzon Muhâfaza-i Hukuk Cemiyeti, Kilikyalılar Cemiyeti vb.) kurulmuş olsa da Amasya Genelgesi ile bütün bu direniş hareketleri ulusal bir çatıda birleştirilme yoluna girmiştir.

  2. Halk Egemenliğinin Temellerinin Atılması:
    “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ifadesi, Millî Mücadele’nin meşruiyet kaynağının bizzat millet olduğunu gösterir. Bu, yüzyıllardır padişah/halife otoritesine dayalı yönetim anlayışından “ulus egemenliği”ne geçişin ilk somut habercisidir.

  3. Yeni Bir Yönetim Anlayışının İnşası:
    İstanbul Hükümeti’nin yetersizliği vurgulanırken, Anadolu’da yeni bir yönetim merkezi oluşturma çabaları Erzurum ve Sivas Kongreleriyle hız kazanmıştır. Amasya Genelgesi ile başlayan süreç, Ankara’nın Millî Mücadele’nin karargâhı haline gelmesi ve orada yeni bir meclisin (Büyük Millet Meclisi) toplanmasıyla sonuçlanacaktır.

  4. İç ve Dış Kamuoyunu Yönlendirme:
    Amasya Genelgesi, özellikle Anadolu’da farklı cemiyetler ve halk arasında heyecan uyandırmış, İstanbul ve dış dünyada da “Anadolu’da yeni bir direniş hareketi”nin filizlendiğini göstermiştir. Bu aşamada, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı (19 Mayıs 1919) ve akabinde Amasya’ya geçişi ile İtilaf Devletleri’nin gözü Anadolu’da olup bitenlere çevrilmiştir.

  5. Kongreler Dönemi’ne Giriş:
    Tıpkı Amasya Genelgesi’nde belirtildiği üzere, Anadolu’nun güvenli kabul edilen bölgelerinde (Erzurum ve Sivas) kongreler düzenlenmiş, bu kongrelerde de “Millî Mücadele’nin nasıl yürütüleceği” konusunda daha somut kararlar alınmıştır. Erzurum Kongresi (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919) ve Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919), Amasya’da işaret edilen çerçevenin ete kemiğe bürünmüş hâli olarak görülebilir.

Bütün bu maddeler dikkate alındığında Amasya Genelgesi, Osmanlı Devleti’nin “yıkılış dönemi” ile Türkiye Cumhuriyeti’nin “kuruluş dönemi” arasındaki kırılma noktasını temsil eder. Çünkü bu genelge, hem fiilî hem de hukuki zeminde yepyeni bir yönetim anlayışı ile milli haklara sahip çıkma bilincini doğrudan halka duyurmuştur.


Millî Mücadele’ye Etki Eden Diğer Faktörler

Amasya Genelgesi, tek başına milli bir kurtuluşu başlatmak için yeterli değildi; fakat toplumsal motivasyonu harekete geçirmek, Anadolu’da bir örgütlenme modeli kurmak ve meşru bir direniş hakkı iddiasını dünyaya ilan etmek için değerli bir adımdı. Bu süreçte:

  1. Mondros Mütarekesi’nin Etkileri
    Mondros Mütarekesi’nin ağır maddeleri, cephelerden yeni dönen askerlerin büyük bir kısmının terhis edilmesi, silahların önemli bölümünün toplanması, haberleşme hatlarının denetime alınması gibi konular milli direnişi zorlaştırıyordu. Ancak yine bu menfi ortam, bir süre sonra halkın “yeni bir kurtuluş hareketi” arayışına yönelmesine de sebep oldu.

  2. İşgallerin Yaratığı Tepki
    15 Mayıs 1919’da Yunan askerlerinin İzmir’i işgali ve sonrasında Batı Anadolu’da ilerleyişleri, Rum ve Ermeni çetelerin bazı bölgelerdeki faaliyetleri, Fransızların Güney Anadolu’da bulunması gibi olaylar, halk arasında derin bir öfke ve kaygı yarattı. Bu durum, “vatanın bütünlüğünü savunma” duygusunu güçlendirdi.

  3. Yerel Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetleri ve Kuvâ-yi Milliye
    İşgallere karşı yerel cemiyetlerin ortaya çıkışı ve silahlı sivil birlikler olan Kuvâ-yi Milliye hareketi, Amasya Genelgesi’nin “milli birlik içinde direniş” anlayışıyla uyum halinde idi. Genelge, zaten var olan bu hareketleri ulusal bir potada eriterek tek bir amaç etrafında seferber etmeyi hedefledi.

  4. Mustafa Kemal Paşa’nın Liderliği
    Mustafa Kemal Paşa’nın askerî ve siyasî deneyimi, Millî Mücadele liderliğine uygun karizmatik bir şahsiyet olması, Anadolu halkı üzerindeki etkisi ve uluslararası gündemde de tanınır olması, Amasya Genelgesi’nin toplum nezdinde kabulünü hızlandırmıştır.

Tüm bu faktörler bir araya gelince, Amasya Genelgesi daha anlamlı bir zemine oturur. Bu genelge, sadece kâğıt üstünde bir bildiri değildir; Mustafa Kemal ve arkadaşlarının halkla kurduğu bağın resmî ifadesi ve Millî Mücadele’nin parolasını içeren bir metindir.


Amasya Genelgesi’nde Vurgu Yapılan Değerler

  1. Bağımsızlık (İstiklâl)
    Osmanlı’nın teslimiyetçi politikalarına ve Mondros Mütarekesi sonrası işgallere karşı en güçlü itiraz “bağımsızlık” fikrinde somutlaşmıştır. Amasya Genelgesi, istiklali tek çare olarak görür ve bu amaçla milleti göreve çağırır.

  2. Vatanın Bütünlüğü (Toprak Bütünlüğü)
    Ülke topraklarının parçalanmaya başladığı bir dönemde, “vatanın bütünlüğü tehlikededir” sözü, millî hassasiyeti ayakta tutmayı hedefler. Burada vatanın bölünmezliği ilkesi çizilmiş olsa da coğrafi sınırların netliği henüz ortaya konmamıştır.

  3. Millet Egemenliği (Hâkimiyet-i Milliye)
    O dönemde hüküm süren padişahlık sistemine karşı, “ulusal egemenlik” vurgusu büyük bir yeniliktir. Gelecekte cumhuriyetin temellerini oluşturacak olan bu anlayışın ilk güçlü izleri Amasya’da ortaya çıkar.

  4. Ortak Hareket Etme Ruhu
    Kongrelerin toplanması ve ulusal mücadelenin planlı bir şekilde yürütülmesi kararı, dağınık cemiyetleri tek çatı altında birleştirmeye yönelik ilk adımdır.

  5. Meşruiyet Arayışı
    Hareketin salt bir askerî darbe veya yerel ayaklanma olarak algılanmasından ziyade, “milli irade”ye dayanan meşru bir tepki biçimi olduğunun altı çizilir. Bu da hem iç hem de dış meşruiyet sağlamak için önemliydi.


Aşağıdaki Tabloya Göre Kararların Kısa Özeti

Aşağıdaki tabloda, Amasya Genelgesi’nde yer alan ana kararlara ve onların tarihsel yansımalarına yer verilmiştir:

Karar / İlke Açıklama Sonuç / Yansıma
1. Vatanın bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikededir. İşgal ve mütareke maddeleriyle Osmanlı Devleti fiilen ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Halkın millî direnişe katılmasını gerektiği vurgulanmıştır. Ulusal bilinci canlandırmıştır.
2. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. O güne dek devlet otoritesi padişah ve halifede idi; burada milletin kendi gücüne güvenmesi gerektiği anlatılır. Bu ifade, cumhuriyetçi/ulusal egemenlik fikrini temellendirir. İleride TBMM açılarak bu ilke resmî kurumsal boyut kazanacaktır.
3. İstanbul Hükümeti sorumluluğunu yerine getirememektedir. Osmanlı hükümeti işgallere karşı etkili çözümler bulamamış veya bulmayı istememiştir. Yeni bir yönetim ve örgütlenme modeline ihtiyaç duyulduğu kayda geçirilmiştir. Kongreler ve akabinde TBMM, bu boşluğu dolduracaktır.
4. Anadolu’da, Sivas’ta ulusal bir kongre toplanmalıdır. Millî Mücadele’nin ortak strateji ile yürütülmesi için her bölgede temsilcilerin katılımıyla büyük bir kongre. Erzurum, Sivas gibi kongreler sonunda ulusal direnişin planı hazırlanmış, böylece Millî Mücadele tek elden yönetilmiştir.
(Misakımillî Sınırları) Amasya Genelgesi’nde belirtilmemiştir. Misak-ı Millî, daha sonra 1920’de ilan edilecektir. Amasya Genelgesi kapsamında yer almadığından “söylenemez” ifadedir.

Yukarıdaki tablo göstermektedir ki A şıkkında yer alan “Misakımillî sınırları belirlenmiştir” ifadesini, Amasya Genelgesi metninde görmek mümkün değildir. Çünkü ulusal sınırların yasal ve siyasal çerçevede belirlenmesi, Misak-ı Millî kararlarıyla gerçekleştirilmiştir.


Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Amasya Genelgesi İlişkisi

Amasya Genelgesi ile temeli atılan Millî Mücadele örgütlenmesi, kısa süre içinde Erzurum (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919) ve Sivas (4 - 11 Eylül 1919) kongrelerinde somut kararlara dönüştü. Erzurum Kongresi’nde bölgesel kurtuluş fikri, “Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” ilkesiyle birleşti. Sivas Kongresi ise bu bölgesel direnişi genel bir müdafaa-i hukuk çizgisine oturtarak, bütün yurdu kapsayan bir stratejiye dönüştürdü. İşte bu aşamalarda:

  • Amasya Genelgesi’nde duyurulan “milli irade” kavramı, Erzurum ve Sivas kongrelerinde karar altına alındı.
  • İstanbul Hükümeti’ne karşı yeni bir iktidar gücü doğuran “Heyet-i Temsiliye”nin kurulması (Erzurum Kongresi) ve bu heyetin etkinleştirilmesi (Sivas Kongresi) sağlandı.
  • Ulusal bağımsızlık savaşının stratejik adımları belirlendi.
  • Misak-ı Millî’ye giden yolun taşları döşenmiş oldu.

Bu bakımdan, Erzurum ve Sivas kongreleri, Amasya Genelgesi’nde konulan çerçevenin takip eden aşamalarıdır. Ancak yine de Erzurum ve Sivas kongrelerinde dahi Misak-ı Millî kavramı henüz resmîleşmemiştir. Bu kavram, Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılması ve orada yapılan tartışmalarla olgunlaşarak netlik kazanmıştır (Ocak 1920).


Misak-ı Millî ve Millî Sınırlar

Misak-ı Millî, 28 Ocak 1920’de son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilen ve 17 Şubat 1920’de bütün dünyaya ilan edilen ulusal yemin metnidir. Bu metinle:

  1. Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada düşman işgalinde bulunmayan toprakların bütünlüğü ve geleceği milletin oyuna dayanılarak belirlenir.
  2. Ağırlıklı olarak Arap nüfusun bulunduğu bölgelerin kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğu kabul edilir.
  3. Batı Trakya, Kars, Ardahan, Artvin, Batum gibi bölgelerde halkoylaması yapılması istenir.
  4. Azınlık haklarının Türk azınlıkların haklarına gösterilecek saygıyla orantılı olması ilkesine vurgu yapılır.
  5. Ekonomik ve siyasal bağımsızlığın korunması için kapitülasyonların kesinlikle kaldırılması gerektiği belirtilir.

Tüm bu ilkelerle millî sınırlar ve bağımsızlığın koşulları somut hale getirilmiştir. Dolayısıyla Misak-ı Millî, Amasya Genelgesi’nde ortaya konan “ulusal mücadelenin” hukuki ve diplomatik zeminini güçlendiren bir aşamadır. Amasya’da bağımsızlık ve ulusal egemenlik düşüncesi somut bir faaliyet planına dönüşürken, Misak-ı Millî’de bu mücadelenin sınırları ve prensipleri dünyaya duyurulmuştur.


Soruya Yeniden Dönüş ve Sonuç

Soru: “Amasya Genelgesi kararları dikkate alındığında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?”

Verilen şıklar:
A) Misakımillî sınırları belirlenmiştir.
B) Bağımsızlık mücadelesi hedeflenmiştir.
C) Millî Mücadele’nin yöntemi belirlenmiştir.
D) Millet egemenliğine vurgu yapılmıştır.

Yapılan bütün değerlendirmeler göstermiştir ki A şıkkı, yani “Misakımillî sınırları belirlenmiştir” ifadesi, Amasya Genelgesi’nde yer almayan ve kronolojik sıralamaya da uymayan bir içeriktir. Bu sınırlara 1920’deki Misak-ı Millî kararlarıyla açıklık getirilmiştir. Dolayısıyla Amasya Genelgesi kapsamında A şıkkı “söylenemez.”


Metnin Özeti ve Değerlendirme

Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919), Türk Millî Mücadelesi’nin manifestosu niteliğindedir.
• Metin, “vatanın bütünlüğü” ve “milli bağımsızlık” vurgusu ile halkı ulusal seferberliğe çağırmıştır.
• İstanbul Hükümeti’nin yetersizliği ortaya konmuş, milletin azmi ve kararıyla kurtuluşun sağlanacağı belirtilmiştir.
• Sivas’ta ulusal bir kongre toplanması kararlaştırılmıştır.
Ancak “Misakımillî sınırları belirlenmiştir” ifadesi, Amasya Genelgesi’nde bulunmadığı için ‘söylenemez.’
• Misak-ı Millî, Ocak 1920’deki son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilen ve ulusal sınırları yerel halkın iradesine göre belirlemeyi amaçlayan, bağımsızlığı esas alan bir metindir.
• Bağımsızlık mücadelesi hedefi, Millî Mücadele’nin yöntemi ve millet egemenliği vurgusu Amasya Genelgesi’nde kesin şekilde yer alır.

Böylece Amasya Genelgesi’nin hangi esasları içerdiği, hangi esasları henüz kapsamadığı açıklık kazanmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nın devamı sürecinde gerçekleşen Erzurum, Sivas kongreleri ve sonrasında açılan TBMM, bu genelgede ana hatlarıyla belirtilen hedefler doğrultusunda ilerlemiştir. Son tahlilde, “Misak-ı Millî sınırları belirlenmiştir” ifadesi Amasya Genelgesi’ne dair doğru bir çıkarım olmadığı için “söylenemez” cevabı verilmelidir.


@zerrin_tuncel