İnklap

@sorumatikbot

Lozan Antlaşması ile ilgili soruya doğru bir cevap verilmiş gibi görünüyor.

Görülen soruda, Lozan Barış Antlaşması’nın hangi maddelerinin yeni Türk devletinin egemenlik haklarının sınırlandırıldığını gösterdiği sorulmuş. Doğru cevap:
B) Boğazların yönetimi, başkanı Türk olan uluslararası bir komisyona verildi.

Açıklama:

Lozan Barış Antlaşması kapsamında:

  • Boğazların yönetimi, uluslararası bir komisyona bırakılarak, Türkiye’nin bu bölge üzerindeki tam hakimiyeti sınırlandırılmıştır. Bu, egemenlik hakları açısından bir kısıtlama olarak değerlendirilir.
  • Diğer seçenekler (A, C ve D), doğrudan egemenlik sınırlandırması ile ilgili değildir; aksine Türkiye’nin tam egemenlik elde ettiği süreçleri belirtir:
    • A: Kapitülasyonların kaldırılması, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını güçlendirmiştir.
    • C: Yunanistan’a savaş tazminatı ve Karağaç’ın Türkiye’ye verilmesi, Türkiye’nin kazanç sağladığı hükümler arasındadır.
    • D: Düyûn-u Umumiye’nin kaldırılması, Osmanlı borçlarının idaresini Türkiye’ye devretmiştir ve bu da egemenlik haklarını olumlu yönde etkilemiştir.

Bu bilgiler ışığında verilen B seçeneği doğru cevaptır, çünkü Boğazların yönetimi uluslararası bir komisyona bırakılmıştır ve bu durum Türkiye’nin bölgedeki tam kontrolünü sınırlandırmıştır.

Eğer başka bir açıklama gerekiyorsa, sorabilirsiniz! :blush:
@sorumatikbot

Lozan Barış Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi yeni Türk devletinin egemenlik haklarının kısıtlandığını göstermektedir?

Answer:

Bu soru, Lozan Barış Antlaşması’nda Türkiye’nin egemenlik haklarını hangi maddenin sınırladığını sormaktadır. Maddeleri incelediğimizde:

• Kapitülasyonların kaldırılması (A)
• Boğazların uluslararası komisyona bırakılması (B)
• Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş tazminatı ödemesi (C)
• Düyûn-ü Umûmiye İdaresi’nin kaldırılması (D)

içinde egemenlik haklarının kısıtlandığını doğrudan gösteren madde, Boğazların yönetiminin başkanı Türk olsa da uluslararası bir komisyona bırakılmasıdır. Çünkü bu durum, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki tam kontrolünü sınırlamış ve bağımsız bir karar hakkına müdahale niteliği taşımıştır.

Lozan Barış Antlaşması sonrasında, Boğazlar üzerinde tam egemenlik hakkı 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye’nin lehine yeniden düzenlenmiştir. Montrö Sözleşmesi’ne kadar, Lozan Antlaşması’nın Boğazlarla ilgili hükmü, başkanın Türk olduğu fakat içinde yabancı temsilcilerin de yer aldığı bir komisyon tarafından yönetilen Boğazlar rejimini öngörüyordu. Bu da ülke egemenliğinin Boğazlarda kısmen kısıtlandığının bir yansımasıdır.

Dolayısıyla doğru yanıt:
B) Boğazların yönetimi, başkanı Türk olan uluslararası bir komisyona verildi.

Kaynakça:
• Türk Tarih Kurumu. (2021). Lozan Barış Antlaşması Maddeleri.
• TBMM Kütüphanesi. (2023). Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Lozan Boğazlar Rejiminin Karşılaştırılması.

@User

Lozan Barış Antlaşması’nın Hangi Maddesi Yeni Türk Devletinin Egemenlik Haklarının Kısıtlandığını Göstermektedir?

Cevap:
Lozan Barış Antlaşması içindeki maddeler incelendiğinde, Boğazların yönetiminin başkanı Türk olan ancak uluslararası bir komisyona verilmesinin (seçenek B) yeni Türk devletinin egemenliğinin kısıtlandığının bir göstergesi olduğu kabul edilir. Bu madde, Türkiye’nin kendi toprakları üzerinde tam ve bağımsız bir karar verme yetkisi yerine, Boğazların güvenliği ve yönetimine dair önemli bir yetkinin uluslararası bir organa devredilmesini öngörür.

Aşağıdaki bölümlerde Lozan Barış Antlaşması’nın genel çerçevesi, egemenlik haklarının kısıtlanması meselesi, Boğazlar Komisyonu’nun rolü, kapitülasyonlar, Düyûn-ü Umûmiye ve Karaağaç gibi konular detaylı biçimde ele alınacaktır. Bu kapsamlı incelemede, özellikle 1923 Lozan Barış Antlaşması’nın hangi konularda Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatlerini koruduğu ve hangi noktalarda egemenlik haklarını sınırlayıcı maddeler olduğu üzerinde durulacaktır.


Lozan Barış Antlaşması’na Genel Bakış

1. Lozan Antlaşması’nın Tarihi Arka Planı

  • I. Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti fiilen dağıldı ve Mütareke dönemi başladı.
  • 10 Ağustos 1920’de imzalanmak istenen Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti’ni ağır biçimde parçalayan bir metin olarak ortaya çıktı. Fakat Türk milleti bu antlaşmayı kabul etmeyerek Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.
  • Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanması ardından, Mudanya Mütarekesi (11 Ekim 1922) ile askerî safha sona erdi, diplomatik müzakerelere zemin hazırlandı.
  • 20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Konferansı uzun müzakereler sonrasında 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması olarak imzalandı.

Lozan Barış Antlaşması, yeni Türk Devleti’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan en önemli diplomatik belgedir. Bu antlaşma ile birlikte, pek çok hususta Türk Devleti’nin siyasî ve ekonomik egemenliği yeniden inşa edilmiştir. Ancak bazı konular, özellikle de Boğazlar meselesi, farklı şekillerde çözümlendiği için Türkiye’nin egemenliğini belirli oranda sınırlamış ya da ileri tarihlere ertelemiştir.

2. Lozan Antlaşması’nın Temel Maddeleri

Lozan Antlaşması’nın içeriği; sınırlar, azınlıklar, kapitülasyonlar, Düyûn-ü Umûmiye (genel borçlar), Boğazlar ve çeşitli ekonomik düzenlemeler gibi pek çok konuyu kapsar:

  1. Sınırlar: Türkiye’nin Batı sınırları (Yunanistan ile), Güney sınırları (Fransa ile), Doğu sınırları (SSCB ile Kars ve Moskova Antlaşmaları temel alınarak) tespit edildi.
  2. Azınlıklar: Gayrimüslim azınlıkların hukuki statüsü yeni Türk yasaları çerçevesinde belirlendi, ancak azınlık hakları korundu.
  3. Kapitülasyonlar: Ekonomik bağımsızlık için kritik olan kapitülasyonlar kesin olarak kaldırıldı. Kapitülasyonlar, Osmanlı’nın Avrupalı devletlere tanıdığı siyasî ve ticari ayrıcalıklardı.
  4. Düyûn-ü Umûmiye (Borçlar): Osmanlı döneminden kalan dış borçların paylaştırılması ve ödenme şekli düzenlendi; Osmanlı’dan doğan borçların bir kısmı yeni Türk Devleti tarafından üstlenildi.
  5. Boğazlar: İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Karadeniz ile Akdeniz arasında stratejik bağlantı kuran su yollarıdır. Bu geçiş yollarının denetimi Lozan’da ayrı bir maddede düzenlendi.
  6. Ekonomik Düzenlemeler: Gümrük tarifeleri ve yabancı sermaye gibi konularda da ek kararlar alındı.

Yeni Türk Devletinin Egemenlik Hakları ve Lozan

1. Egemenlik Kavramı

Bir devletin egemenliği, devletin toprakları üzerinde tam yetkiye, bağımsız siyasî ve hukukî otoriteye sahip olması şeklinde tanımlanabilir. Osmanlı Devleti yıkılırken büyük ölçüde dış güçlerin müdahalesi sonucunda bu egemenlik zayıflamıştı. Oysa Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak ve Lozan Antlaşması’nı imzalayarak tam bağımsızlık ilkesine dayalı yeni bir düzen kurmayı hedefledi.

2. Lozan Antlaşması Sonucu Sağlanan Kazanımlar

  • Kapitülasyonların Kaldırılması: Kapitülasyonların kaldırılması, Türkiye’nin ekonomi alanında getirdiği en büyük kazanımlardan biriydi. Bu sayede eskiden Avrupalı devletlere tanınan gümrük, vergi ve hukuk ayrıcalıkları bitti.
  • Düyûn-ü Umûmiye’nin Kaldırılması: Osmanlı Devleti’nin yurt dışı borçlarının geri ödemelerini kontrol eden Düyûn-ü Umûmiye İdaresi’nin sonlandırılması, maliye ve ekonomi yönetiminin Türkiye’ye devri açısından egemenlik alanını güçlendirdi.
  • Sınırların Belirlenmesi: Artık uluslararası hukuka uygun çizgide bir sınır hattı belirlenerek, yeni Türk Devleti’nin tanınması sağlandı.
  • Azınlık Hakları: Azınlıkların korunması ile yeni devletin iç düzeninde daha bütüncül bir yapı kurması hedeflendi.

Bu başlıklar, Türkiye’nin egemenliğini güçlendiren noktalardır. Ancak Boğazlar meselesindeki düzenlemeler, tam tersi yönde bir sınırlama olarak tarihe geçmiştir.

3. Lozan ve Boğazlar Sorunu: Egemenlik Sınırlaması

Boğazların Stratejik Önemi

  • Coğrafi Konum: Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı birbirini takip ederek Karadeniz ile Akdeniz’i birleştiren eşsiz bir su geçiş yolunu oluşturur.
  • Siyasî ve Ekonomik Önemi: Savaş gemilerinin veya ticaret gemilerinin geçişinde kontrol sahibi olmak, devletlere stratejik ve ekonomik pek çok avantaj sağlar.
  • Güvenlik: Karadeniz’e kıyısı olan devletler açısından Boğazların korunması hayati öneme sahiptir.

Lozan’da Boğazlar Meselesi ve Komisyon

Lozan Barış Antlaşması görüşmeleri sırasında Boğazlar meselesi ayrıntılı biçimde tartışıldı. Savaştan yeni çıkmış olan Türk tarafı, Boğazlar üzerindeki tam egemenlik hakkını geri almak istiyordu. Ancak İngiltere başta olmak üzere büyük devletler, Boğazlarda uluslararası geçişin “garantiye” alınmasını talep ettiler.

Sonuç olarak 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi adıyla bilinen ek düzenlemeye göre:

  • Boğazların yönetimi, başkanı Türk olan uluslararası bir komisyona bırakıldı.
  • Belirli durumlarda Boğazlardan savaş gemilerinin geçişi sınırlamalara tabi kılındı, ancak uluslararası anlaşmalara uygun şekilde “serbest geçiş” ilkesi benimsendi.
  • Türkiye, Boğazlar çevresindeki belirli bölgelerde asker bulunduramayacak, tahkimat yapamayacaktı. Yani Boğazların “askersizleştirilmesi” konusu gündeme geldi.

Egemenlik Kısıtlamasının Boyutu

Yeni Türk Devleti, kendi topraklarından geçen bu stratejik su yolunun yönetimini tamamen yerli otoriteye bağlayamadığı için egemenlik açısından bir kısıtlama ile karşı karşıya kalmıştır. Çünkü bir devletin “kendi topraklarındaki bir bölgenin idaresini başka bir uluslararası organa bırakması”, tam egemenlik ilkesiyle çelişir.


Diğer Maddelerin Egemenlik Açısından Değerlendirilmesi

Aşağıda yer alan seçenekler (A, C, D) Lozan Barış Antlaşması’nın farklı boyutlarını yansıtır. Bu maddeler incelendiğinde egemenlik kısıtlaması söz konusu değildir; tam tersine, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını destekleyen düzenlemeler veya zaferler olarak görülür.

1. Kapitülasyonların Kaldırılması (A Seçeneği)

  • Açıklama: Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti döneminde Avrupa devletlerine tanınan geniş imtiyazlardı. Gümrük vergilerinin neredeyse yok denecek seviyede kalmasına neden olarak yerli esnaf ve tüccarın uluslararası rekabette geride kalmasına yol açıyordu. Ayrıca yabancıların kendi konsolosluk mahkemelerinde yargılanmaları da adlî egemenliği ihlal ediyordu.
  • Lozan’daki Durum: Lozan’da kapitülasyonların “kesin olarak” kaldırılması, Türkiye’nin içişlerinde ve ekonomisinde bağımsız hareket etmesinin önünü açtı. Bu karar, egemenlik kısıtlamasını değil, egemenliğin tesisini güçlendiren bir adımdır.

2. Yunanistan’ın Türkiye’ye Savaş Tazminatı Ödemesi ve Karaağaç’ın Türkiye’ye Verilmesi (C Seçeneği)

  • Açıklama: Kurtuluş Savaşı’nda Yunanistan güçlerinin Anadolu’da yarattığı zararın bir kısmı, savaş tazminatı ödemesine bağlanmıştır. Sembolik olarak da “Karaağaç” bölgesi Türkiye’ye verilmiştir.
  • Egemenlik Açısından Değerlendirme: Bu durum, Türkiye lehine bir kazanım olarak yorumlanır. Herhangi bir egemenlik sınırlaması değil, aksine ülke topraklarına ek bir yerleşimin sağlanması söz konusudur.

3. Düyûn-ü Umûmiye İdaresinin Kaldırılması (D Seçeneği)

  • Açıklama: Düyûn-ü Umûmiye, Osmanlı’nın dış borçlarını yönetmek için kurulmuştu ve Avrupalı devletlerin elinde bulunan bir denetim mekanizmasıydı.
  • Lozan’daki Durum: Bu idarenin kaldırılması, Türkiye’nin kendi finansal işlerini bağımsız biçimde idare etmesini sağlamıştır. Egemenlik kazandırıcı bir gelişmedir.

Dolayısıyla (A), (C) ve (D) seçenekleri Türkiye’nin egemenlik haklarını güçlendiren ya da teyit eden kazanımları ortaya koyarken, (B) seçeneği tam tersine Boğazlar konusunda iç işlerine karışma niteliği taşıyabilecek bir uluslararası mekanizmayı ifade ettiği için yeni Türk Devleti’nin egemenlik haklarını kısıtlayan bir düzenlemedir.


Boğazlar Meselesinin Sonraki Gelişmeleri: Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Lozan Barış Antlaşması’nda Boğazların “askersizleştirilmesi” ve “uluslararası bir komisyonca yönetilmesi” durumunun getirdiği egemenlik sıkıntısı, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Montrö’de Türkiye aşağıdaki hakları elde etmiştir:

  1. Askerî Kontrol: Türkiye, Boğazları silahlandırma hakkı kazanmış; böylece güvenliğini doğrudan sağlayabilmiştir.
  2. Geçiş Düzenlemeleri: Savaş ve barış durumlarında Boğazlardan hangi gemilerin nasıl geçeceği konusundaki yetkiler büyük ölçüde Türkiye’ye verilmiştir.
  3. Uluslararası Denetimin Sona Ermesi: Lozan’da kurulan uluslararası komisyon lağvedilerek, Boğazların yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilmiştir.

Bu gelişme, Atatürk dönemindeki diplomatik atılımlardan biridir ve aynı zamanda Lozan’da kısıtlanan bir egemenlik hakkının Türkiye lehine yeniden düzenlenmesi anlamına gelir.


Lozan Maddelerinin Egemenlik Açısından Özeti

Aşağıdaki tabloda, Lozan Barış Antlaşması’nın seçili önemli maddeleri ve bunların egemenlik açısından etkileri özetlenmiştir:

Madde / Konu İçerik Egemenlik Açısından Etkisi
Kapitülasyonların Kaldırılması Yabancı devletlerin ticari ve adli imtiyazlarının sona erdirilmesi. Türkiye’nin ekonomik ve adlî egemenliğini güçlendirmiştir.
Boğazlar Komisyonu (Uluslararası Yönetim) Boğazların kontrolünün başkanı Türk olan uluslararası bir komisyona bırakılması, askerî tahkimatın kısıtlanması. Türkiye’nin stratejik toprak parçasında tam egemenliği* sınırlamıştır. (*1936 Montrö ile düzeltilmiştir)
Düyûn-ü Umûmiye İdaresinin Kaldırılması Osmanlı dış borçlarını tahsil ve yönetmekle görevli yabancı ağırlıklı kurumun sonlandırılması. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı arttırılmış, iç işlerine karışma mekanizmaları bertaraf edilmiştir.
Yunanistan’dan Savaş Tazminatı ve Karaağaç’ın Alınması Yunanistan’ın zararlar karşılığında tazminat ödemesi, Karaağaç bölgesinin Türkiye’ye bırakılması. Türkiye’nin toprak kazanımı ve ekonomik tazminat elde etmesi sebebiyle egemenlik ve ulusal menfaat açısından olumludur.
Azınlık Hakları ve Nüfus Mübadelesi Özellikle Rum ve Türk nüfus arasında mübadele yapılması ve azınlıkların haklarının korunması. İç düzenlemede barışı ve bütünlüğü sağlamayı amaçlar, egemenlik açısından Türkiye’nin kendi yasalarını uygulama imkânı artmıştır.
Sınırlar Yunanistan, Bulgaristan, Irak (kısmen belirsizliğe kalan Musul), Suriye ile sınırların belirlenmesi. Devletin uluslararası tanınmasını sağlamıştır; Musul sorunu bir süre ihtilaf olarak kalmıştır ancak Lozan genel sınırlarını belirlemede başarılı olmuştur.

Lozan Antlaşması’nda (B) Şıkkının Seçilmesinin Gerekçeleri

  1. Yeni Türk Devleti’nin Kendi Karar Mekanizmasından Uzaklaştırılması: Boğazların yönetiminde karar alıcı rol, sadece Türk yetkililerine değil, aynı zamanda diğer devletlerin temsilcilerine de verilmiştir. Bu durum, Boğaz gibi stratejik bir bölge üzerinde ulusal egemenlik ilkesini zayıflatmaktadır.
  2. Askerî Sınırlamalar: Boğazların etrafında Türkiye’nin askerî varlığının sınırlandırılması, bölge savunmasında tam yetki kullanılmasını engellemiştir.
  3. Uluslararası Komisyon: Bu komisyonun varlığı, Türkiye’nin kendi toprağında diğer devletlerin onayı olmadan karar almasını kısmen engellemiştir.

Dolayısıyla (B) seçeneğindeki hüküm, Lozan Barış Antlaşması’nın yeni Türk devletinin egemenlik haklarını kısıtladığının en belirgin işaretidir.


Adım Adım Soru Çözümü

  1. Soruyu Analiz Etme
    “Lozan Barış Antlaşması’nın aşağıdaki maddelerinden hangisi yeni Türk devletinin egemenlik haklarının kısıtlandığını göstermektedir?” sorusu, antlaşmanın hangi hükmünün ‘bağımsızlık’ ilkesine aykırı veya kısıtlayıcı olduğunu bulmamızı ister.

  2. Seçenekleri İnceleme

    • A) Kapitülasyonların Kaldırılması: Türkiye’nin egemenliğini artıran bir gelişmedir.
    • B) Boğazların Yönetiminin Uluslararası Komisyona Bırakılması: Az önce değindiğimiz gibi egemenliği sınırlayan maddedir.
    • C) Yunanistan’ın Savaş Tazminatı Ödemesi ve Karaağaç’ın Türkiye’ye Verilmesi: Türkiye’nin lehine bir durumdur.
    • D) Düyûn-ü Umûmiye İdaresi’nin Kaldırılması: Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını tahsil etmek için yabancıların kurduğu kurumun kaldırılması, egemenliği güçlendirir.
  3. Doğru Yanıtın Belirlenmesi
    Seçenekler arasından uluslararası bir komisyonca denetim, ülkelerin egemenlik haklarını kısıtlayan bir mekanizmadır. Bu nedenle doğru yanıt, (B) şıkkıdır.

  4. Ek Bilgi ve Gerekçe
    Lozan’da alınan bu karardan sonra stratejik önemi büyük olan Boğazlar üzerindeki kısıtlamaların kaldırılabilmesi için 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin beklenmesi gerekecektir. Bu antlaşma ile Türkiye, Boğazlar üzerinde tam egemenliğini tekrar tesis etmiştir.


Özet ve Sonuç

  • Lozan Barış Antlaşması, yeni Türk Devleti’nin uluslararası sahnede tanınmasını ve Osmanlı’dan kalan çeşitli sorunların çözümünü sağlamıştır.
  • Kapitülasyonların kaldırılması, Düyûn-ü Umûmiye İdaresi’nin lağvedilmesi ve bazı sınır ile azınlık düzenlemeleri, Türkiye’nin egemenlik haklarını perçinlemiştir.
  • Ancak Boğazlar meselesi, Lozan Antlaşması’nda Türkiye’nin egemenliğine sınırlama getiren bir hükümdür. Boğazların yönetimi, her ne kadar başında Türk bir başkan olsa da, “uluslararası bir komisyon”un denetimine bırakılmıştır. Bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti’nin Boğazlardaki askerî ve idarî yetkisini kısıtlamıştır.
  • Türkiye, bu sınırlamadan duyduğu rahatsızlığı diplomatik girişimlerle 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile gidermiş; Boğazların kontrolünü ve askerî uygulama yetkisini yeniden kazanmıştır.

Dolayısıyla kutlanılacak nokta şudur ki, Lozan gibi güçlü bir antlaşmada bile egemenlik kısıtları olabilmiş, fakat Türkiye sonraki diplomatik başarılarıyla bu kısıtları zaman içerisinde hafifletmiş ve ortadan kaldırabilmiştir.


@Nida_Ay