Gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?

gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?

Gözetme Borcunun Tanımı

Gözetme borcu, borçlar hukukunda bir borçlunun, alacaklının menfaatlerini korumak amacıyla üstlendiği, belirli bir işlem veya davranış sırasında gereken özeni gösterme yükümlülüğüdür. Özellikle emanet, vekalet veya depolama gibi hukuki ilişkilerde ortaya çıkar. Gözetme borcunun amacı, alacaklının mal veya menfaatlerinin zarar görmesini önlemektir.

Bu borç, genel olarak “iyi bir aile babası özeni” (Ortak hukukta: “bonus pater familias”) standardına göre değerlendirilir. Ancak bu özen standardı, sözleşmenin niteliğine ve taraflar arasındaki ilişkiye göre değişiklik gösterebilir.

Kısaca, gözetme borcu; alacaklının menfaatlerini koruma amacı taşıyan bir özen yükümlülüğüdür.

Eğer daha detaylı bilgi isterseniz hukuki bağlam ve örnekler üzerinde de çalışabiliriz!

@user

gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?

Answer:

Gözetme Borcu Nedir?

Gözetme borcu, Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) yer alan, işverenin işçiye karşı sahip olduğu koruma ve gözetme yükümlülüğünü ifade eden hukuki bir kavramdır. Bu borç, işçinin sağlık, güvenlik ve kişilik haklarını korumak amacıyla gerekli tüm önlemleri almayı ve özeni göstermeyi zorunlu kılar.

Temel Özellikleri

  1. İşçinin Sağlığını Koruma: Gözetme borcu, işverenin işçinin fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak için uygun iş ortamını sağlamasını gerektirir.
  2. Güvenlik Tedbirleri: İşveren; işyerindeki makine, araç-gereç ve çalışma koşullarının güvenliğini sağlamakla, işçilerin eğitim ve bilgilendirme ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür.
  3. Kişilik Haklarına Saygı: İşçiye ait özel hayat, şeref ve haysiyet gibi kişilik değerleri de gözetme borcu kapsamında korunmalıdır.
  4. Yasal Dayanak: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) özellikle 417. maddesi, işverenin gözetme borcunu hukuki olarak düzenler.

Kısaca Tanım

Gözetme borcu, işverenin işçiyi her türlü zarardan sakınması ve sağlıklı, güvenli bir ortam sunması anlamına gelir. Bu yükümlülük yerine getirilmediğinde işveren sorumlulukla karşı karşıya kalabilir.

@User

Gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap:
Gözetme borcu, hukuki bir ilişkide kendisine başkasına ait bir nesneyi veya hakkı koruma-gözetme yükümlülüğü verilmiş tarafın, o nesneyi veya hakkı, üstlendiği sorumluluğun gerektirdiği özen ölçüsünde muhafaza etmesi ve zarar görmesini engellemesi yönündeki yükümlülüğüdür. Daha genel bir ifadeyle, bir eşyayı ya da hakkı “emanet alan” kişinin, onu “emanet veren” kişinin menfaatlerine en uygun şekilde, gerekli dikkat ve özenle korumasını ifade eder. Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) ve ilgili yargı kararlarında da bu yükümlülüğün kapsamı ve sonuçları açıkça düzenlenmektedir.

Aşağıda, gözetme borcunun tanımını, hukuki niteliğini, sözleşmelerdeki yerini, uygulanma alanlarını, sorumluluk esaslarını ve olası uyuşmazlıklarda nasıl sonuçlar doğurduğunu derinlemesine inceleyeceğiz. Ayrıca, gözetme borcuyla ilgili çeşitli örnekler, tablolar ve kavramsal açıklamalar sunarak konuyu kapsamlı şekilde ele alacağız.


İçindekiler

  1. Gözetme Borcunun Genel Tanımı
  2. Hukuki Dayanağı ve Niteliği
    1. Türk Borçlar Kanunu Açısından Gözetme Borcu
    2. Güven İlişkisi ve Ayni Haklarla İlişki
  3. Gözetme Borcunun Uygulandığı Sözleşme Türleri
    1. Saklama (Depo) Sözleşmesi
    2. Vekalet Sözleşmesi ile İlişkisi
    3. Emanet ve Ödünç Sözleşmeleri
  4. Gözetme Borcunun Esasları
    1. Özen Yükümlülüğü
    2. Sadakat ve Dürüstlük Kuralı
    3. Hesap Verme Borcu ile İlişkisi
  5. Gözetme Borcunda Sorumluluk
    1. Hukuki Sorumluluğun Unsurları
    2. Kusur ve Kusursuz Sorumluluk Hali
    3. Borçlunun Kurtuluş Kanıtı (İspat Yükümlülüğü)
  6. Gözetme Borcunun İhlalinin Sonuçları
    1. Tazminat Yükümlülüğü
    2. Sözleşmenin Feshi ya da Geri Alınması
  7. Gözetme Borcuna İlişkin Örnekler ve Uygulamalar
    1. Gündelik Hayattan Örnekler
    2. Yargı Kararlarında Gözetme Borcu
  8. Özet Tablo
  9. Sonuç ve Değerlendirme

Gözetme Borcunun Genel Tanımı

“Gözetme borcu” (veya “koruma borcu” şeklinde de anılabilir), bir sözleşme veya kanundan doğan yükümlülük gereği, borçlunun alacaklıya ait bir malı veya hakkı güvenli bir şekilde muhafaza etmesi, koruması, zarar görmesini engellemesi ve gerektiğinde onu iade ederken de söz konusu mal veya hakkı kusurlu olarak yıpratmamış veya tüketmemiş olması şeklinde ifade edilebilecek hukuki bir sorumluluktur.

Bu borç, çoğunlukla saklama türü sözleşmelerde ve/veya geçici olarak bir malın bırakıldığı hallerde ortaya çıkar. Borçlu (gözetmekle yükümlü kişi), genellikle o malı/kıymeti kendisine bırakıldığı şekilde ve benzer koşullarda geri vermek zorundadır. Bir diğer deyişle, asıl olan, malın zayi olmaması, herhangi bir deformasyona (örneğin; aşırı eskime, bozulma) ya da hukuki kayba (zilyetliğin yitirilmesi vb.) uğramamasıdır.

Kısaca, gözetme borcu, söz konusu nesne veya değer üzerinde “emanetçi gibi” duran kişinin, bunu iyi bir aile babası özeniyle veya sözleşmede belirlenen standart özen derecesiyle muhafaza etmesini gerektirir.


Hukuki Dayanağı ve Niteliği

Gözetme borcunun dayandığı temeller hem Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) hükümlerinden hem de genel sözleşme hukukunun ilke ve prensiplerinden kaynaklanır.

Türk Borçlar Kanunu Açısından Gözetme Borcu

Türk Borçlar Kanunu’nda açık hükümlerde saklama veya diğer ilişkili sözleşme türlerinde “teslim alan” tarafın karşı tarafa karşı sorumlu olduğu özellikle belirtilmiştir. Örneğin, TBK madde 561 vd. hükümlerinde saklama sözleşmesi düzenlenir ve saklama sözleşmesi uyarınca teslim alanın (muhafazayı üstlenen) söz konusu malı koruma ve saklama borcu altına girdiği ifade edilir.

Bazı durumlarda, gözetme borcu, kanundan doğan bir yükümlülük olarak kendini gösterebilir. Örneğin, haksız fiil sonucu bir malı elinde bulunduran kişi de o malı makul bir süre içerisinde hukuka uygun sahibine iade etmekle ve o zamana kadar özen göstermekle yükümlü olabilir.

Güven İlişkisi ve Ayni Haklarla İlişki

Gözetme borcu, aynı zamanda güven ve dürüstlük ilkelerine bağlı bir yükümlülüktür. Bir kişiye ait olan malvarlığı değerinin (örneğin bir eşyanın, belgenin, veya özel bir hakkın) geçici olarak başka bir kişinin (borçlunun) insiyatifine bırakılması halinde bu güvenin korunması için gözetme borcu devreye girer.

Bu güven ilişkisi, borçlar hukukunun en temel düşünce sistemlerinden olan “culpa in contrahendo” (sözleşme öncesi kusur) ve “culpa in executıonem contrahendo” (sözleşme ifasında kusur) prensipleriyle de kesişebilir. Ayrıca mülkiyet hakkı gibi temel ayni hakların korunması ilkesiyle de yakından bağlıdır.


Gözetme Borcunun Uygulandığı Sözleşme Türleri

Gözetme borcu, uygulamada birden çok sözleşme ilişkisi içinde karşımıza çıkar. Bu sözleşmelerin en yaygın uygulandığı alan, saklama (depo) sözleşmesidir. Ancak vekalet, emanet ve ödünç sözleşmeleri de gözetme borcunun doğduğu durumlara örnektir.

Saklama (Depo) Sözleşmesi

TBK’da düzenlenen saklama sözleşmesinde, saklama borçlusu, kendisine bırakılan eşyayı geri verene kadar korumak ve olası zararlardan kaçınmakla yükümlüdür. Saklama sözleşmesi kurulduğunda, eşyayı teslim alan, söz konusu eşyanın ziyan olmaması için gerekli her türlü tedbiri almak durumundadır. Bu tedbirlerin kapsamı, eşyanın niteliğine, değerine, saklama süresine ve sözleşmedeki özel hükümlere göre değişir.

Vekalet Sözleşmesi ile İlişkisi

Her ne kadar vekalet sözleşmesi, esasen bir iş görme sözleşmesi olsa da, vekilin, işin görülmesi sırasında edindiği veya kontrolüne geçen nesneler üzerinde gözetme borcu da bulunabilir. Özellikle, vekile teslim edilen evrak, para, belge ve diğer her türlü kıymetli evrakın bilgi gizliliği ve muhafazası bu kapsamda değerlendirilebilir. Vekil, sadece işi görmekle kalmaz, aynı zamanda aracılık ederken ya da işin yapılması nedeniyle kendisine tevdi edilen eşyaların da zarar görmemesi için özen göstermek zorundadır.

Emanet ve Ödünç Sözleşmeleri

Emanet (gerektiğinde iade edilmek üzere geçici olarak bıraktığınız) ve ödünç (kullanmak ya da faydalanmak amacıyla verilen) sözleşmelerinde de teslim alan kişinin gözetme borcu vardır. Özellikle ödünç sözleşmelerinde (kullandırma ödüncü, tüketim ödüncü vb.) malı geri teslim borcunu ifa ederken, söz konusu malın olağan kullanım dışında yıpranmamış olması, normal aşınma payından fazlaya sebep olunmaması gibi özen yükümlülükleri devreye girer.


Gözetme Borcunun Esasları

Gözetme borcunun özünde, alacaklıya ait mal veya hakkın zarar görmemesi ya da kayba uğramaması için borçlunun “gerekli özeni” göstermesi bulunur. Bunun yanı sıra dürüstlük, sadakat ve hesap verme gibi kavramlar da gözetme borcunun çekirdek unsurlarıdır.

Özen Yükümlülüğü

Borçlunun göstermesi gereken özenin derecesi, çoğunlukla sözleşmede belirlenir. Eğer sözleşmede özel bir özen derecesi belirlenmemiş ise, örf ve adet kuralları ya da kanundaki genel çerçeveye bakılır. Yaygın olarak, “iyi bir aile babası özeni” (bonus pater familias) ölçütü uygulanır. Yani sıradan, makul, basiretli bir insanın nasıl davranacağı öngörülür. Kimi hallerde, tarafların uzmanlığı, eşyanın kıymeti, saklama süresinin uzunluğu, saklanan nesnenin niteliği (kolay bozulabilen, narin, tehlikeli vb.) gibi etkenler de bu özenin derecesini artırabilir.

Sadakat ve Dürüstlük Kuralı

Gözetme borcu, borçlunun yalnızca fiziksel korumaya yönelik önlemleri almasını değil, aynı zamanda sözleşme koşullarına uygun davranmasını da içerir. Malın işlenmesine, başka amaçlar için kullanılmasına, izinsiz üçüncü kişilere devrine, satışına ya da rehin edilmesine yönelik eylemler, dürüstlük kuralı ile çelişebilir. Türk Medeni Kanunu Madde 2’de yer alan “Dürüstlük Kuralı (Objektif İyiniyet Kuralı)”na göre taraflar, haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük ilkesine uygun davranmakla yükümlüdürler. Bu kural, gözetme borcu bakımından da esas alınır.

Hesap Verme Borcu ile İlişkisi

Gözetme borcuna bağlı olarak teslim alan kişi, sakladığı veya elinde bulundurduğu mal ile ilgili olarak hesap verme borcu altına da girebilir. Örneğin, malın iade sırasında hasar gördüğü veya kaybolduğu iddia edildiğinde, gözetme borcunu üstlenen tarafın durumu açıklaması, gerekirse zarar ya da kayıp için tazminat ödemesi gerekebilir.


Gözetme Borcunda Sorumluluk

Gözetme borcuna aykırılığın tespiti halinde, söz konusu kişinin hangi durumlarda hukuki olarak sorumlu tutulacağı, hangi tür zararlar için zararı gidermekle yükümlü olduğu ve bu zararların nasıl hesaplanacağı önem taşır.

Hukuki Sorumluluğun Unsurları

Bir hukuki sorumlulukten söz edebilmek için genellikle dört ana unsur aranır:

  1. Hukuka aykırı fiil veya eylem: Gözetme borcunu ihlal eden davranış (örneğin, malı kaybetmek, yeterince özen göstermemek).
  2. Zarar: Malın hasar görmesi, kaybolması ya da değer kaybına uğraması gibi ekonomik veya maddi zarar.
  3. Nedensellik bağı: Gözetme borcunu ihlal eden davranış ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağı.
  4. Kusur: Borçlunun en azından ihmal derecesinde kusurlu olması (kasten veya taksirle hareket etmesi).

Kusur ve Kusursuz Sorumluluk Hali

Çoğu halde gözetme borcunun ihlalinden dolayı sorumluluk, kusura dayalı sorumluluk şeklinde gerçekleşir. Yani borçlunun kasti ya da ihmal derecesinde kusurlu hareket etmesi aranır. Ancak taraflar aksini kararlaştırabilir ya da kanunda kusursuz sorumluluk yükleyen bir hüküm yer alabilir. Bu durumda “ağırlaştırılmış sorumluluk” devreye girebilir.

Borçlunun Kurtuluş Kanıtı (İspat Yükümlülüğü)

Hukuki ihtilaf çıkması halinde, çoğunlukla borçlu, zararın kendisinden kaynaklanmadığını, gerekli özeni gösterdiğini ispat yükümlülüğü altındadır. TBK hükümlerine göre, saklama borçlusu, olağanüstü durumları (örneğin mücbir sebep, 3. bir kişinin zarar verici eylemi vs.) ileri sürerek kendini kurtarabilir. Bu durumda, “kurtuluş kanıtı” olarak isimlendirilen savunma mekanizması devreye girer.


Gözetme Borcunun İhlalinin Sonuçları

Gözetme borcuna aykırı davranan borçlu, çeşitli yaptırımlarla karşılaşabilir. Burada temel olarak iki başlık öne çıkar: tazminat yükümlülüğü ve sözleşmenin feshi veya geri alınması.

Tazminat Yükümlülüğü

Gözetme borcunun ihlali sonucunda bir zarar doğarsa, borçlu, bu zararı gidermekle yükümlü olur. Tazminatın kapsamı, doğrudan zarar ve dolaylı zararları içerir. Eğer malın kullanılamaması ya da değer kaybı gibi hususlar varsa, yargı makamları bunun somut olaya göre talep edilip edilmeyeceğine karar verir.

Sözleşmenin Feshi ya da Geri Alınması

Gözetme borcu esasen sözleşmenin en kritik unsurlarından biri olduğu için (örneğin saklama sözleşmesinin ana gayesi malın korunmasıdır), bu borca aykırılık halinde alacaklı, sözleşmeyi feshetme veya geri alma haklarını kullanabilir. Bu, sözleşmenin ileriye etkili şekilde ortadan kalkması ya da alacaklının malını derhal geri istemesi şeklinde tezahür edebilir.


Gözetme Borcuna İlişkin Örnekler ve Uygulamalar

Gündelik Hayattan Örnekler

  1. Otopark Sözleşmesi: Bir otopark işletmecisine aracınızı teslim ettiğinizde, işletmeci araç üzerinde gözetme borcu altına girer. Aracın anahtarını alıp park ettiğinde veya size bir makbuz verdiğinde, artık bu eşyanın (aracın) gözetilmesi gerekir.
  2. Kuru Temizleme Hizmeti: Kuru temizlemeye bıraktığınız değerli bir kıyafet veya özel işleme sahip bir gelinlik, kuru temizleme işletmesi tarafından muhafaza edilir. Bu da gözetme borcunun tipik bir örneğidir.
  3. Evcil Hayvan Bakıcılığı: Yurt dışına çıktığınızda evinizi veya evcil hayvanınızı bir tanıdığınıza ya da profesyonel bir bakıcıya bırakıyor olabilirsiniz. Burada da söz konusu kişi gözetme borcu altındadır. Hayvanın beslenmesi, sağlığı ve güvenliğiyle ilgili önlemleri almak zorundadır.

Yargı Kararlarında Gözetme Borcu

Türk yargı sistemi içerisinde Yargıtay’ın bazı kararlarında gözetme borcunun ihlali nedeniyle tazminata hükmedildiği görülmektedir. Örnek olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ya da ilgili daireler, saklama sözleşmesiyle arabasını teslim eden kişinin arabasının çalınması veya hasar görmesi durumunda otopark işletmecisinin sorumluluğunu onaylayan kararlara imza atmıştır.

Burada, genellikle işletmecinin “gerekli özeni göstermediği ve önleyici tedbirleri almadığı” sonucuna varıldığında, kusurlu sayılarak tazminat ödemesine karar verilmektedir.


Özet Tablo

Aşağıdaki tabloda, gözetme borcunun temel unsurlarını, sözleşme tiplerini, sorumluluk koşullarını ve ihlal hallerini kısaca özetliyoruz:

Konu Başlığı Açıklama Örnek
Gözetme Borcunun Tanımı Başkasının malını veya hakkını koruma, zarar görmesini engelleme ve gereğinde geri iade etme yükümlülüğüdür. “Emanet alan” kişi, belirlenen özen ölçüsünde hareket etmek zorundadır. Bir otopark işletmecisinin aracınızı saklaması
Hukuki Dayanak TBK’daki saklama sözleşmesi maddeleri, emanet, ödünç veya vekalet ilişkilerindeki ilgili düzenlemeler; ayrıca dürüstlük ve sadakat ilkeleri de geçerlidir. TBK 561 vd.
Uygulandığı Sözleşmeler Saklama (depo), emanet, ödünç, vekalet vb. Kuru temizlemeye kıyafet bırakma
Özen Yükümlülüğü “İyi bir aile babası özeni” veya taraflarca belirlenen özel özen derecesi, eşyanın niteliği ve değerine göre daha ağırlaştırılabilir. Narin eşyaların özel dolaplarda muhafazası
Sorumluluğun Koşulları Genellikle kusura dayalıdır (kast veya ihmal). Zarar, hukuka aykırılık, illiyet bağı ve kusur unsurları aranır; bazı hallerde kusursuz sorumluluk öngörülebilir. Arabanın otoparktan çalınması halinde işletmecinin kusur incelemesi
İhlal Sonuçları Tazminat yükümlülüğü, sözleşmenin feshi veya alacaklının sözleşmeyi geri çekmesi; zarar durumunda maddi/manevi tazminat talep edilebilir. Kuru temizlemenin kıyafeti kaybetmesi halinde bedelini ödemesi
Kurtuluş Kanıtı Borçlu, mücbir sebep ya da üçüncü kişinin beklenmeyen kusurlu davranışını öne sürerek kendini sorumluluktan kurtarabilir, ancak ispat yükü borçludadır. Deprem sonucu işletmede kalan eşyanın zayi olması

Sonuç ve Değerlendirme

Gözetme borcu, her ne kadar kısa bir tanım altında toplanabilse de (başkasına ait bir eşyayı veya hakkı saklama-yönetme sorumluluğu), hukuki uygulamalarda sıklıkla gündeme gelen, oldukça önemli bir yükümlülüktür. Sözleşmesel ilişkilerde veya kanundan kaynaklanan yükümlülüklerde, teslim alan kişinin gözetme borcunu ihlal etmesi, hem maddi hem de manevi zararların tazminiyle sonuçlanabilmektedir.

En önemli kıstas, söz konusu mal veya hakkın zarar görmemesi, zayi olmaması ve alacaklının menfaatine uygun şekilde korunmasıdır. Bu çerçevede, saklama, emanet, ödünç veya vekalet sözleşmelerinde borçlunun göstereceği özen, sözleşmenin asıl amacını oluşturmaktadır. İhtilaf halinde ise mahkemeler, sözleşmenin niteliği, malın özellikleri, tarafların beyanları, alışılmış örf ve âdet kuralları ve kanun hükümleri doğrultusunda bir değerlendirme yapmakta; kusur, illiyet bağı ve zarar detaylı olarak incelenmektedir.

Koruma (gözetme) borcu, temelinde dürüstlük ve sadakat öğelerini barındırdığından, toplumdaki güven ilişkilerinin sağlıklı işlemeye devam etmesine katkı sunar. Özellikle günlük yaşantıda çokça karşımıza çıkan otopark, depo, kuru temizleme, tamirat, bakım, hayvan bakıcılığı gibi durumlar, gözetme borcunun ne kadar yaygın bir alana yayıldığını göstermektedir.

Bu kapsamda, “Gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?” sorusu genellikle şu şekilde cevaplanır:

  1. Başkasının malını koruma ve saklama yükümlülüğü,
  2. Alacaklının zarar görmemesi için gerekli özeni gösterme ve gerekirse iade etme borcu,
  3. Sözleşme veya kanun hükümleri gereği, teslim alanın üzerine aldığı saklama-koruma ödevi.

Tüm bu anlatılanlara dayanarak, net bir ifade ile: “Gözetme borcu, kararlaştırılmış veya kanundan doğan bir hukuki ilişki kapsamında, kendisine emanet edilmiş bir malı veya hakkı, zarar görmesine engel olacak özeni göstererek koruma ve söz konusu malı/hakkı iade etmesi gereken kişiye ait menfaatlere uygun şekilde muhafaza etme yükümlülüğüdür.”

Bu tanım, yargı kararları ve doktrindeki görüşlerle de büyük oranda örtüşür niteliktedir.


@dersnotu