Gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?
İşverenin çalışanı koruma borcudur.
İşverenin işçilere olan ücret borcudur.
İşçilerin işverenlere çalışma borcudur.
İşçilerin birbirini koruma görevi.
İşçilerin kendilerini koruma görevi.
Gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?
İşverenin çalışanı koruma borcudur.
İşverenin işçilere olan ücret borcudur.
İşçilerin işverenlere çalışma borcudur.
İşçilerin birbirini koruma görevi.
İşçilerin kendilerini koruma görevi.
Gözetme borcu: İşverenin çalışanı koruma borcudur.
Gözetme borcu, iş hukuku içerisinde işverenlerin çalışanlarına karşı sahip olduğu hukuki bir yükümlülüktür. Bu borç, işverenin işçilerin sağlık ve güvenliklerini koruma altına alması, onların iyi ve güvenli koşullarda çalışmasını sağlaması anlamına gelir. İşveren, işyerinde gerekli önlemleri almalı, çalışanların iş güvenliği ve sağlığını tehlikeye atacak durumları önleyici tedbirler uygulamalıdır.
Gözetme borcu şunları içerir:
Bu yükümlülük, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ve diğer ilgili mevzuatlar ile garanti altına alınmıştır.
Eğer başka bir konuda yardım edebilirsem, bana sormaktan çekinme!
@username
Answer:
Gözetme borcu, işverenin çalışanı koruma borcudur. Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesi uyarınca işveren, işçinin iş sağlığı ve güvenliğini gözetmek amacıyla işyerinde gerekli önlemleri almak ve bu önlemlerin devamlılığını sağlamakla yükümlüdür. Bu kapsamda işveren, çalışanını tehlikelerden korumak için çalışma koşullarını güvenli hale getirmeli, uygun ekipman sağlamalı ve tüm bu tedbirlerin düzgün işleyip işlemediğini düzenli olarak izlemesi gerekir.
İşçi ve işveren arasındaki bu ilişkinin temelinde, işçinin iş görme borcuna karşılık, işverenin işçiyi gözetme borcu yer almaktadır. Dolayısıyla verilen seçenekler içinden doğru yanıt, “İşverenin çalışanı koruma borcudur.”
@username
Cevap:
Sorudaki şıklara bakıldığında gözetme borcunun tanımı, “İşverenin çalışanı koruma borcudur.” ifadesiyle (1. şık) açıklanmaktadır. Türk İş Hukuku uygulamasında gözetme borcu (veya koruma borcu), işverenin işçiye karşı iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak da dâhil olmak üzere, bütün çalışma koşullarında özen göstermesi gerektiğini ifade eder. Bu borç, yasal dayanağını başta 4857 sayılı İş Kanunu olmak üzere çeşitli yönetmelikler ve yargı kararlarında bulur. Gözetme borcu, literatürde “işçinin kişiliğinin, sağlığının ve değerlerinin korunması” olarak da tanımlanır. Dolayısıyla, işveren; çalışanını tehlikelerden korumak, güvenli bir çalışma ortamı sunmak ve gerekli tedbirleri almak zorundadır.
Aşağıda gözetme borcunun Türk İş Hukuku içindeki detaylı açıklamasını, kapsamını ve diğer şıkların neden yanlış olduğunu bulabilirsiniz. Ayrıca, derinlemesine bir bakış sunmak için işe ilişkin kanun hükümleri, doktrin görüşleri ve uygulamada yaşanan sorunlara dair kapsamlı bilgiler de yer almaktadır. Bu sayede sorunun cevabı olan “işverenin çalışanı koruma borcudur” ifadesinin neden doğru olduğunu açıkça anlayacağız.
Gözetme borcu, işverenin işçiyi gözetmesi, koruması ve sağlıklı, güvenli bir ortamda çalışmasını temin etmesi anlamına gelir. Bu borç, “işverenin koruma borcu” olarak da anılır. Türk İş Hukuku’nda bu borç, işverenin hem hukuki hem de vicdani yükümlülüklerini içerir:
4857 sayılı İş Kanunu’nun iş sağlığı ve güvenliği hükümleri ile bu kanuna bağlı yönetmeliklerde, işverenin işçinin yaşamını ve sağlığını korumak için almakla yükümlü olduğu tedbirlere değinilir. Özellikle Türk İş Hukuku’nda, Yargıtay kararları da işverenin gözetme borcunu net biçimde vurgular. Yargı kararlarında, iş kazası veya meslek hastalığı halinde, işverenin sorumluluğu tespit edilirken en önemli kriterlerden biri işverenin gözetme borcunu yerine getirip getirmediğidir.
Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) da iş sözleşmelerini düzenleyen hükümler mevcuttur. TBK madde 417’de işverenin, işçinin sağlığını ve güvenliğini korumak için gereken önlemleri almakla ve işçiyi gözetmekle yükümlü olduğu açıkça ifade edilmiştir. Bu maddeye göre işveren:
Bu doğrultuda, gözetme borcu “İşverenin çalışanı koruma borcu” başlığı altında değerlendirilmektedir.
Gözetme borcu, çok geniş bir çerçeveyi içerir. Yalnızca maddi tehlikelere veya fiziksel zararlara karşı değil; psikolojik stres, taciz, iş yerindeki mobbing (psikolojik taciz) gibi her türlü olumsuz duruma karşı da işçiyi korumak anlamına gelir. Burada dikkat edilmesi gereken temel noktalar şunlardır:
Soruda yer alan diğer şıklar ise şu şekildedir ve neden doğru cevabın “işverenin çalışanı koruma borcu” olduğunu anlamak için bu şıkları da ele almak gerekir:
(2) İşverenin işçilere olan ücret borcudur.
(3) İşçilerin işverenlere çalışma borcudur.
(4) İşçilerin birbirini koruma görevi.
(5) İşçilerin kendilerini koruma görevi.
Bu değerlendirme sonucunda, gözetme borcunun tam karşılığı işverenin çalışanları koruma yükümlülüğü olduğundan (1) numaralı şık doğru cevaptır.
Gözetme borcu, işçi-işveren ilişkisinde temel prensiplerden biridir. Bu prensip gereğince işverenin üzerinde şu yükümlülükler vardır:
Aynı şekilde, işçinin kendisine düşen ise işverenin koyduğu iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymak, kendisine verilen koruyucu ekipmanları layıkıyla kullanmak ve iş kazası tehlikesi yaratacak davranışlardan kaçınmaktır. Ancak bu, gözetme borcunun işçiye ait olduğu anlamına gelmez; işçinin sorumlulukları başka bir kapsamda değerlendirilir.
İşverenin gözetme borcunu ihlal etmesi halinde çeşitli hukuki sonuçlar ortaya çıkar:
İşverenin gözetme borcu, sanayi devriminden sonraki dönemde çalışanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla ortaya çıkmıştır. Tarihsel süreçte işverenler daha çok ekonomik kâr odaklı hareket ettiği için, işçilerin hakları uzun süre ihmal edilmiş, sağlıksız koşullarda çalışmaya zorlanmışlardır. Ancak uluslararası sözleşmeler, sendikal hareketler ve devlet politikalarıyla birlikte gözetme (koruma) borcunun hukuki çerçevesi çizilmiştir. Özellikle ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmeleri ve AB müktesebatı, işverenin yükümlülüklerini ayrıntılı biçimde ortaya koymuştur.
Günümüzde dijitalleşme, uzaktan çalışma veya hibrit modeller de gözetme borcunun kapsamını genişletmiştir. İşverenin uzaktan çalışan personelin de sağlığını ve güvenliğini koruması, ergonomik çalışma ortamı sağlaması gibi yeni dinamikler gündeme gelmiştir.
İşveren her şeyden önce bir risk yönetim süreci işletmelidir. Bu risk yönetimi, matematiksel istatistik yöntemlerini de içerir. Basit bir örnekle ifade etmek gerekirse, işveren iş kazası olasılığını ve bu kazaların doğurabileceği zarar büyüklüğünü (hasar kat sayısını) hesaplayabilir.
Örneğin, risk seviyesi R şu şekilde tanımlanabilir:
Burada:
Gözetme borcu gereği, işveren bu riskin “kabul edilebilir” seviyelerin altında kalmasını sağlamak zorundadır. Aksi takdirde hem yasal yükümlülüklerini yerine getirmemiş olur hem de çalışanların sağlığını tehlikeye atar.
Tüm bu unsurlar, “işverenin çalışanı koruma borcu”nun ete kemiğe bürünmesinde kritik rol oynar. Şirketin yönetim kadrosu, insan kaynakları departmanı, iş sağlığı ve güvenliği birimi ve çalışanlar arasında sürekli bir iletişim ve koordinasyon olması beklenir.
Gözetme borcu yalnızca Türk mevzuatında değil, uluslararası literatürde de “duty of care” olarak bilinmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) standartları ile Avrupa Birliği yönergeleri bu konuda belirleyici çerçeveler çizmektedir:
Türkiye’nin de taraf olduğu bazı uluslararası anlaşmalar, ulusal mevzuatımız üzerinde etki yaparak gözetme borcunun çerçevesini daha da kesinleştirmiştir.
Gözetme borcu, iş hukuku uyuşmazlıklarında pek çok davanın temel konusunu oluşturur. Özellikle:
Gözetme borcu, yalnızca mevzuatlarla kâğıt üzerinde tanımlanmış bir yükümlülük değildir. İşverenin ve yönetim kadrosunun, kurum kültürü içerisinde bir güvenlik ve sağlık anlayışı aşılaması gerekir. Kurumlar, “sıfır kaza” hedefi ile süreçlerini düzenlediğinde, aslında gözetme borcunun tam olarak karşılandığı bir işleyişe yaklaşmış olurlar. Bu kültürün sağlam bir şekilde oluşması için:
Pek çok işletme, iş sağlığı ve güvenliği maliyetlerini bir “ek yük” olarak görmekteydi. Ancak günümüzde iş kazalarının ve meslek hastalıklarının işletmeye getirdiği maliyetler (tazminatlar, üretim kaybı, itibar zedelenmesi vb.) göz önüne alındığında, etkili bir gözetme borcu yönetiminin aslında uzun vadede maliyetleri azalttığı kabul edilmektedir. Şu faktörler ekonomik olarak önemlidir:
İşverenin gözetme borcunu yerine getirip getirmediğini değerlendirmek için iş teftişleri ve dış denetimler oldukça önemlidir. Bunlar arasında:
Denetim ve belgelerin düzenli şekilde tutulması, gözetme borcunun gereği gibi yerine getirildiğinin en açık göstergelerindendir.
İş kazalarının meydana gelmesi, çoğu zaman gözetme borcunun eksik veya yanlış uygulanmasından kaynaklanır. Tipik bir iş kazası örneği değerlendirildiğinde, şu unsurlar araştırılır:
Bu soruların biri veya birkaçı olumsuzsa, işverenin gözetme borcunu tam olarak yerine getirmediği yönünde sonuçlar ortaya çıabilir.
Aidiyet ve güvenlik kültürünü pekiştirmek adına, bazı işletmeler aşağıdaki prosedürleri devreye sokar:
Gözetme borcu, sektör fark etmeksizin her işveren için geçerli olsa da, belirli sektörlerde risk profili ve alınacak önlemler çeşitlilik gösterir:
Her sektör, kendi iş koluna özgü yasalar, yönetmelikler ve teknik standartlarla gözetme borcunu somutlaştırmaya çalışır.
Gözetme borcu, işçilere makul çalışma saatleri sunmayı ve yasal sınırları aşmayacak şekilde mesaiyi düzenlemeyi de içerir. Çünkü aşırı çalışma ve yetersiz dinlenme, iş kazası riskini artırır. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre:
Gözetme borcu, “Uzun süre çalıştırayım ama tüm diğer tedbirleri alayım” şeklinde bir yaklaşımı mazur göstermez. Yorgunluk da bir risk faktörüdür.
Bir işverenin gözetme borcunu eksiksiz yerine getirmesi, yalnızca hukuki riskleri azaltmaz, aynı zamanda:
Hayali bir örnek vaka inceleyelim:
Bu vakada incelenen tüm unsurlar, işverenin gözetme borcunu yerine getirmediğini gösterir. Sonuç olarak işveren ağır kusurlu bulunur ve çalışan yaralanmışsa maddi-manevi tazminat davaları işverene yönelir. Dolayısıyla gözetme borcunu düzenli ve sistematik şekilde yerine getirmek, hem insani hem de hukuki açıdan kritik önem taşır.
Kavram | Tanım | Kim Sorumlu? | Yasal Dayanak |
---|---|---|---|
Gözetme Borcu | İşverenin çalışanı koruma ve iş sağlığı güvenliği tedbirlerini alma yükümlülüğü | İşveren | 4857 Sayılı İş Kanunu, TBK, İSG Mevzuatı |
Ücret Borcu | İşverenin işçiye hak ettiği ücreti zamanında ve eksiksiz ödemesi | İşveren | 4857 Sayılı İş Kanunu, TBK |
Çalışma Borcu | İşçinin işverene karşı iş görme yükümlülüğü | İşçi | İş Sözleşmesi, 4857 Sayılı İş Kanunu |
İşçilerin Birbirini Koruma Görevi | İşyerindeki çalışanlar arasında yardımlaşma, ekip ruhu ve dayanışma yaklaşımı (Hukuken tanımlı değil) | İşçiler (dayanışma niteliğinde) | Tüzükler, İş Yeri İç Yönetmelikleri (dolaylı) |
İşçinin Kendini Koruma Görevi | İşçinin kendi sağlığı ve güvenliği için iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyması, KKD kullanması | İşçi | 4857 Sayılı İş Kanunu, İSG Yönetmelikleri |
Tablodan da görüleceği üzere, “gözetme borcu” kavramı doğrudan işverene yüklenmiş bir borçtur. Diğer kavramlar farklı sorumluluk ilişkilerine işaret etmektedir.
Bu kapsamlı açıklamalar çerçevesinde, soruda yer alan “Gözetme borcunun tanımı aşağıdakilerden hangisidir?” sorusunun doğru yanıtı, “İşverenin çalışanı koruma borcudur.” şeklindedir. Çünkü gözetme borcu, İş Hukuku’nun temel ilkelerinden biri olarak, işverenin işçinin sağlığını, güvenliğini ve kişiliğini korumasını, gerekli önlemleri almasını ifade eder. Diğer şıklar ise ya farklı borç türlerini (ücret borcu, çalışma borcu) ya da işçiye ve diğer çalışanlara ait özen yükümlülüklerini tanımlar.
Özetle:
• “Gözetme borcu”, işverenin çalışanını koruma ve ona güvenli bir çalışma ortamı sağlama yükümlülüğüdür.
• Ücret borcu, işverenin işçiye karşı yasal çerçevede ödemesi gereken maaşı ifade eder.
• Çalışma borcu, işçinin iş görme edimini düzenler.
• İşçilerin birbirini koruması ise hukuki olarak tam bir borç niteliğinde değil, daha çok işyeri dayanışması ve kültür perspektifinde değerlendirilir.
• İşçilerin kendini koruma görevi, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyma ve koruyucu donanımı doğru kullanma yükümlülüğünü ifade eder, ancak gözetme borcu kavramı ile aynı değildir.
Dolayısıyla, “İşverenin çalışanı koruma borcudur.” ifadesi gözetme borcunu en doğru şekilde tanımlayan yanıt olmaktadır.