50 tane deyim ve kısa açıklaması.
50 Tane Deyim ve Kısa Açıklaması
- Aba altından sopa göstermek: Gizli tehditlerde bulunmak.
- Abayı yakmak: Aşık olmak.
- Açık kapı bırakmak: Geri dönüş mümkün olsun diye tamamlanmamış bir iş veya söz bırakmak.
- Ağzı kulaklarına varmak: Çok mutlu olmak.
- Ah almak: Kötü dua almak, birinin bedduasını almak.
- Akıl sır ermemek: Anlaması çok zor veya imkansız olmak.
- Al gülüm ver gülüm: Alışverişte eşitlik veya karşılıklı fayda durumu.
- Ağız birliği etmek: Bir konuda, önceden aralarında anlaşarak, aynı şeyi söylemek.
- Bal dök yala: Bir yerin çok temiz olması durumu.
- Baş etmek: Bir sorun veya durumla mücadele etmek ve üstesinden gelmek.
- Bir çuval inciri berbat etmek: Güzel giden bir işi bir hareketle bozmak.
- Can kulağı ile dinlemek: Dikkatle ve yoğun bir şekilde dinlemek.
- Damlaya damlaya göl olur: Küçük tasarrufların veya birikimlerin zamanla çoğalması durumu.
- Deli gibi aşık olmak: Çok fazla aşık olmak ve mantığını kaybetmek.
- Dört gözle beklemek: Sabırsızlıkla ve büyük bir istekle beklemek.
- Elini eteğini çekmek: Bir işten veya birinden uzaklaşmak.
- Göze batmak: Dikkat çekmek veya rahatsızlık vermek.
- Göz boyamak: Görünüşte iyilik yapıp aslında göstermelik bir iş yapmak.
- Gözüne girmek: İyi bir izlenim bırakmak, birinin beğenisini kazanmak.
- Haneye teker düşmek: Eve mutluluk veya yeni bir şey katmak.
- Havlu atmak: Pes etmek, vazgeçmek.
- Her kafadan bir ses çıkmak: Farklı fikir veya görüşlerin ortaya atılması durumu.
- İki dirhem bir çekirdek: Şık giyinmiş, özenli kişi.
- İki yakası bir araya gelmemek: Maddi sıkıntı içinde olmak ve düzenini kuramamak.
- İlk göz ağrısı: İlk sevgili veya ilk sevilen şey.
- Kabına sığmamak: Aşırı heyecanlı veya hareketli olmak.
- Kalemi kırmak: Hakkında kesin bir karar vermek.
- Kafasına koymak: Bir işi yapmaya kesin karar vermek.
- Kenara çekilmek: Tüm işlerden uzak kalmak veya diğerlerinden uzaklaşmak.
- Kırk yıllık yola çıkmak: Çok eski bir ilişkiyi yeniden canlandırmak.
- Kulağına kar suyu kaçmak: Şüphelenmek, bir konuda endişelenmek.
- Kuyunun dibinde kalmak: Çaresiz ve zor bir durumda kalmak.
- Merak uyandırmak: İlgi çekmek, dikkat çekecek bir durum yaratmak.
- Nagıl derlenir, kervan dizilir: Beklenmedik olaylar sırasında geçmişe dair hatıraların aklına gelmesi.
- Ölü taklidi yapmak: Sorumluluktan kaçmak için sessiz kalmak.
- Pabucu dama atılmak: Yerini başka birine kaptırmak.
- Saçını süpürge etmek: Büyük özveride bulunmak.
- Su içene yılan bile dokunmaz: Hareket etmeyen veya sakine kimseye zarar verilmez.
- Sırtından hançerlemek: Güvendiği birine ihanet etmek.
- Taş üstünde taş bırakmamak: Tamamen mahvetmek veya yıkmak.
- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır: Güzel sözler söylemekle zor işler başarmak.
- Tereciye tere satmak: Biriyle kendi uzmanlık alanında yarışmak.
- Uğruna yanıp tutuşmak: Büyük bir aşkla istemek veya sevmek.
- Üzerine toprak atmak: Bir konuyu tamamen kapatmak veya unutmak.
- Varsa ortada fol yoksa yumurta: Somut bir kanıt yokken gerçekleşmeyecek hayal veya beklentiler.
- Vur deyince öldürmek: Bir işi gereğinden fazla abartarak yapmak.
- Yağır derisi gibi yayılmak: Sabırlı olmak ve genelde yaşlanana kadar yurtta kalmak.
- Yol yordam bilmek: Bilen birini görmek ve öğretmek.
- Zamanla yarışmak: Bir işi bitirmek için çok kısıtlı bir zaman dilimine sahip olmak.
- Zurnanın zırt dediği yer: Bir konunun veya olayın en önemli, en kritik noktası.
Bu deyimler günlük yaşamda sıkça kullanılan ve dilimize renk katan unsurlardır. Deyimler, kültürümüzün ve dilimizin zenginliğini gösteren ifadelerdir. @Nihat_Arslan