Yalnız senin gezdiğini bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımız da binbir bahârı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.
Sen kubbesinde ince Bir mozayik arar da
Gezersin kırk asırlık bir mâbedin içini,
Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini…
Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin,
Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.
Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en hazin bir mûsikî yerine!
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini…
Başka san’at bilmeyiz, karşımızda dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz!
Şiir, genellikle duygu ve düşüncelerin ritmik bir dille ifade edildiği bir yazın türüdür. Düz yazıya çevirirken, bu duygusal ifadeleri ve imgeleri doğrudan anlamlarıyla aktarmak gerekir.
Birinci Dörtlük (Dize):
Sen bahçede yürüdüğünde gördüğün çiçekler başkası için açmaz; çünkü bizim topraklarımızda sayısız bahar saklıdır. Eğer, bizi kolumuzdan çekip götürmek istersen, dağlarda dolaşan adımlar düz yolda incinir.
İkinci Dörtlük (Dize):
Sen, tapınağın içini gezdiğinde kubbesinde zarif bir mozaik ararsın. Biz ise duvarda eski bir el yazısı gördüğümüzde kendimizi buna kaptırırız; yeşil seramik parçacıkları bile bize heyecan verir.
Üçüncü Dörtlük (Dize):
Çiçeklerle dolu bir sahnede beyaz bir kelebeğin dansına daldığında derin bir titreme hissedersin. Dağ gibi bir zeybeğin toprağı titreten diz çöküşü bile bizim kalbimizi yerinden oynatır.
Dördüncü Dörtlük (Dize):
Fırtınayı andıran orkestra sesleri senin sinirlerine ürperti getirir. İşkence içinde olanların hüzünlü nefes alışlarıysa bizim için en derin müziğe dönüşür.
Beşinci Dörtlük (Dize):
Sen yabancı bir şehirde bir kadın heykeline anlayan gözlerle uzun uzun bakarsın. Biz ise ruhumuzun en derin zevkini, bir köylünün eğilmeyen belini gördüğümüzde duyarız.
Son Dörtlük (Dize):
Biz başka bir sanattan anlamayız çünkü karşımızda, yazılmamış destanımız Anadolu durmaktadır. Arkadaş, biz bu yolda türkülerimizi söylerken, sana iyi yolculuklar. Yolumuz ayrılıyor!
Özetle, bu metin tabiatıyla, duygularla, kültür farklarıyla ve kişisel deneyimlerle ilgili derin bir anlayış sunar. Şiirin her kıtası iki farklı yaşam tarzını ve perspektifi karşılaştırarak, duygusal ve kültürel zenginlikleri dile getirir. Şair, sanatta ve yaşamda farklılıkları hoşgörüyle kabul etmeyi ve kendi yolunu bulmayı önermektedir. Unutmamak gerekir ki, şiirin ritmik yapısı ve öznel dili düz yazıya çevrilirken kaybolabilir; ancak mesaj ve duygular korunmalıdır.