Bana bir günlük yazabilir misiniz

Bütün satıcıları alıcılar yönlendirir kötülük isteyenler çoğaldıkça kötülük satıcıları iyilik isteyenler çoğaldıkça da iyilik satıcıları artar ile ilgili bir günlük

Günlük

Bugün Ayşe Bilgiç’in derin ve düşündürücü bir sözünü düşündüm: “Bütün satıcıları alıcılar yönlendirir; kötülük isteyenler çoğaldıkça kötülük satıcıları, iyilik isteyenler çoğaldıkça da iyilik satıcıları artar.” Bu cümle, pazarlama ve tüketicilerin istekleri arasındaki o kırılmaz bağı gözler önüne seriyor. İnsanların taleplerinin piyasanın niteliklerini nasıl şekillendirdiği konusunda beni derin düşüncelere sevk etti.

Ayşe Bilgiç’in bu ifadesi, toplumsal değerlerin ve bireysel tercihlerimizin ekonomik dinamikler üzerindeki etkilerini göstermesi açısından oldukça manidar. Gündelik hayatımızda sıkça karşılaştığımız çeşitli ürünlerin ve hizmetlerin aslında bizim seçimlerimizden beslendiğini ifade ediyor. Tüketici olarak arzularımız ve ihtiyaçlarımız ne yönde gelişirse, piyasadaki ürünlerin çeşitliliği ve niteliği de o doğrultuda şekilleniyor. Eğer toplumda kötülüğe ya da yanlışa duyulan talep artarsa, bu durum haliyle piyasada buna yönelik satıcıların çoğalmasına sebep oluyor. Aynı şekilde iyilik ve erdem arzusu yükseldiğinde, piyasalar da bu yönde hizmet ve ürün sunan satıcılarla dolup taşıyor.

Bugün özellikle markete gittiğimde, raflardaki ürünlerin neye göre yer bulduğunu düşündüm. Hayatımızı daha iyi hale getirecek ürünlere ya da sağlığımızı olumsuz etkileyecek tüketim maddelerine yönelmemizin sebeplerini sorguladım. Caddelerde yürürken gördüğüm çeşit çeşit mağazaların, restoranların ve hizmetlerin arkasındaki taleplerin kimler tarafından ne şekilde şekillendiğini düşünmek için biraz vakit ayırdım. Elbette ki bu işletmeler, insanların anlık ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılama amacı güdüyorlar. Ancak, daha derin bir seviyede, bizim toplumsal ve bireysel değerlerimiz bu ticari yapıları belirleyen ana etkenlerdir.

Bu durum bana, toplumsal değerlerimizi ve kişisel tercihleri gözden geçirmenin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Eğer bir toplumda iyilik, doğruluk, dürüstlük gibi değerlere olan talep artarsa, bu durum daha etik ve güvenilir bir pazarın oluşmasına zemin hazırlayacaktır. Tersine, eğer kötülüğe, aldatmaya veya sahtekarlığa olan eğilim artarsa, bu durumda piyasada bu tür işlerle uğraşanların sayısı ve etkisi de artacaktır. Bu bağlamda birey olarak bizlere düşen, piyasa dinamiklerini yönlendiren temel güç olan taleplerimizi daha doğru ve etik seçimler doğrultusunda şekillendirmeyi bilmekten geçiyor.

Bugünü, toplumsal ve bireysel değerlerin ekonomik dünyaya olan etkisini düşünerek sonlandırdım. Seçimlerimizin sadece bize değil, aynı zamanda geniş kapsamda arza da yön verdiğini bilmek, bizi bulunduğumuz toplumda daha bilinçli tüketiciler olmaya yönlendirmeli. Böylece, arz-talep dengesinde belirleyici olan biz tüketiciler olarak, daha iyi bir dünyanın oluşmasına katkı sunabiliriz.