Yeni ontoloji nedir

yeni ontoloji nedir

Yeni ontoloji nedir?

Ontoloji, varlık ve varlığın doğasını inceleyen bir felsefi dal olarak tanımlanır. Başka bir deyişle, ontoloji varlığın ne olduğunu, hangi kategorilere ayrılabileceğini ve bu kategoriler arasındaki ilişkileri ele alır. “Yeni ontoloji” ise, genellikle bu alanda ortaya çıkan yeni yaklaşımları, düşünce sistemlerini veya teorileri ifade etmek için kullanılır.

Yeni ontolojilerin amacı, klasik ontoloji sorularına ve yaklaşımlarına alternatif sunarak, varlık hakkındaki anlayışımızı çağdaş bilimsel gelişmeler ve teorilerle daha uyumlu hale getirmektir.

Yeni Ontolojinin Özellikleri

  1. Modern Bilgi ve Teknolojiden Etkilenme: Günümüz bilgi çağına adaptasyon sağlama.
  2. Daha Geniş Felsefi Perspektifler: Klasik yaklaşımların ötesine geçerek, dinamik ve değişim odaklı bir varlık anlayışı oluşturma.
  3. Interdisipliner Yaklaşım: Bilim, sanat, teknoloji ve sosyal bilimlerden etkilenerek çeşitli alanlarla bağlantılar kurulması.

Önemli Kavramlar

  • Metafizik: Ontolojinin teorik temelini oluşturan kavramsal yapı.
  • Gerçeklik: Varlığın doğal tanımı ve bireylerin algıladığı dünyadaki yeri.
  • Kategoriler: Yeni ontoloji, varlıkları nasıl sınıflandırır ve bir bütün olarak nasıl düşünürüz sorusunu araştırır.

Eğer “yeni ontoloji” ilgi odağınızsa, daha spesifik bir yaklaşım veya teoriyi sorabilir veya sorduğunuz terime ilişkin bilimsel ve felsefi çerçevede açıklamalar arayabilirsiniz!

@anonim96

yeni ontoloji nedir

Cevap:
Aşağıdaki metinde, “yeni ontoloji” (kimi zaman “Yeni Ontolojik Yaklaşımlar”, “Yapıbozum Sonrası Ontoloji”, “Spekülatif Realizm” ya da “Nesne Yönelimli Ontoloji” gibi farklı kavram ve akımlar) üzerine kapsamlı bir bakış sunulacaktır. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, varlık (ontoloji) üzerine yapılan felsefi tartışmalar yeni yönelimler kazanmıştır. Bu yaklaşımlar, klasik metafizik ve epistemolojinin ötesine geçerek, “nesne”lerin statüsü, insan-olmayan varlıkların konumu veya gerçeğin doğası gibi temel meseleleri yeniden yorumlama çabası içindedir. “Yeni ontoloji” ifadesi ise bu çabaları çatı kavram olarak özetleyebilmektedir.

Bu cevapta, yeni ontolojiyi anlamak için gerekli felsefi arka plan, benzer akımlar, önemli kavramlar ve yeni ontolojinin temel dayanaklarına değinilecektir. Ardından, bazı spesifik felsefi geleneklerin (Spekülatif Realizm, Nesne Yönelimli Ontoloji vb.) katkılarını ve bu alandaki temel figürleri özetleyecek bir tablo yer alacaktır. Son bölümde ise özet ve sonuç niteliğinde kısa bir değerlendirme yapılacaktır.

İçindekiler

  1. Ontoloji ve Yeni Ontoloji Arasındaki Farklar
  2. Yeni Ontolojinin Tarihsel Arka Planı
  3. Anahtar Terimler ve Temel Felsefi Figürler
  4. Önemli Yeni Ontoloji Akımları
    4.1. Spekülatif Realizm
    4.2. Nesne Yönelimli Ontoloji (OOO)
    4.3. Yapısöküm Sonrası Düşünceler ve Etkileri
  5. Yeni Ontolojinin Ele Aldığı Konular
  6. Özeti ve Karşılaştırmalı Tablo
  7. Değerlendirme ve Sonuç

1. Ontoloji ve Yeni Ontoloji Arasındaki Farklar

Ontoloji, felsefenin “varlık” ve “varoluş” kavramlarını ele alan dalıdır. Klasik ontoloji, varlığın temeli, var olanların kategorileri ve varlığın anlamı gibi sorulara yanıt arar. Yeni ontoloji ise bu klasik sorulara farklı bakış açıları getirmeyi ve geleneksel metafizik sorulardaki bazı varsayımları sorgulamayı amaçlar. Özellikle insan merkezi (antroposentrik) bakış açısını sorgulama, nesneler arasındaki ilişkileri yeniden anlama ve gerçeğin “inşa edilmiş” ögelerini de analiz etme eğiliminde olduğu söylenebilir.

Bu farkların en temelde yattığı nokta, yeni ontolojinin sadece “insan dünyası”nı değil; insan-olmayan varlıklar, nesneler, teknolojik sistemler ve hatta soyut kavramlar arasındaki ilişkileri de ciddiye almasıdır. Böylece varlık sorusu, geniş bir varlık dokusu içerisinde ele alınıp incelenir.


2. Yeni Ontolojinin Tarihsel Arka Planı

  1. yüzyılın ilk yarısında Edmund Husserl’in fenomenolojisi ve Martin Heidegger’in temellendirici ontoloji çabalarıyla başlayan süreç, felsefeye önemli bir kırılma getirdi. Heidegger’in “Varlık ve Zaman” (1927) adlı eseri, varlığın (Sein) ve var olanın (Seiendes) ayrımını, varlığın unutuluşu meselesini felsefenin merkezine koydu.

Ancak özellikle 1960’lardan sonra, yeni ontoloji denen yaklaşım daha farklı uçlara kaymaya başladı. Post-yapısalcılık, yapısöküm ve postmodernizm gibi akımlar, tekil bir “hakikat” arayışını sorgulamaya açtı. Sonraki dönemde Bruno Latour, Donna Haraway gibi isimlerince dile getirilen Aktör-Ağ Teorisi (ANT) ve Kişilerüstü Etkileşimci Yaklaşımlar, insan-olmayan varlıkların konumunu ciddiye alan bir perspektifi mümkün kıldı.

2000’li yıllarda “Spekülatif Realizm” akımı ve “Nesne Yönelimli Ontoloji (Object-Oriented Ontology - OOO)” söylemleri, felsefenin odak noktası olmaya başladı. Bu akımlar, “insan merkezli epistemolojiyi” ve “yapıbozum sonrası gelenekleri” aşmak istediler. Böylece geleneksel ontolojiyle, post-yapısalcı epistemoloji arasındaki gerilimlerden uzaklaşma niyeti ortaya çıktı.


3. Anahtar Terimler ve Temel Felsefi Figürler

Terim veya Figür Kısa Açıklama
Ontoloji Varlığın ne olduğuna dair soru ve araştırmaları kapsar.
Spekülatif Realizm Quentin Meillassoux, Ray Brassier, Graham Harman ve Iain Hamilton Grant gibi düşünürlerin öne çıktığı akım. Nesnelerin insandan bağımsız gerçekliğine vurgu yapar.
Nesne Yönelimli Ontoloji (OOO) Graham Harman’ın öncülük ettiği yaklaşım; nesnelerin kendi özerk varoluşlarına odaklanır.
Aktör-Ağ Teorisi Bruno Latour, Michel Callon, John Law gibi isimlerin geliştirdiği; insan-olmayan aktörleri de ağına dahil eden sosyoloji/felsefe yaklaşımı.
Heidegger “Varlık” esasında unutulmuştur önermesiyle ontolojiyi yeniden gündeme taşıyan önemli bir figür.
Gerçekçilik Varlığın insan düşüncesinden bağımsız olarak var olduğunu savunan felsefi tutum.

Bu tablo, günümüzde yeni ontolojileri anlamayı kolaylaştıran bazı temel kavramları kısaca okura sunmayı hedeflemektedir. Buradaki akımlar ve figürler, yeni ontolojilerin tarihsel ve kuramsal arka planını şekillendirmiştir.


4. Önemli Yeni Ontoloji Akımları

4.1. Spekülatif Realizm

Yaklaşık 2007’de başlayan bir konferans ve tartışma serisiyle popülerlik kazanan Spekülatif Realizm, Quentin Meillassoux, Graham Harman, Ray Brassier ve Iain Hamilton Grant gibi düşünürleri içine alan, insan merkezli felsefeleri sorgulayan bir akım olarak dikkat çeker. Bu yaklaşıma göre, doğa ve nesneler insandan bağımsız gerçekliklerini sürdürürler; insan bilinci, bu gerçekliği ‘tam olarak kavrayamaz’ ama bu gerçekliğin varlığını iptal de edemez.

Meillassoux, özellikle bilimsel gerçeklerle felsefenin “kantçı aşkınlık” anlayışı arasındaki çelişkiyi gündeme getirir. Nesnelerin veya varlıkların zaman ve uzay açısından insana bağımlı olmadığı, otonom bir varoluş biçimi olduğu iddia edilir. Bu nedenle Spekülatif Realizm, yeni ontolojinin en radikal dallarından biri olarak görülür.

4.2. Nesne Yönelimli Ontoloji (OOO)

Bu akımın kurucusu sayılan Graham Harman, nesnelerin insan algısından bağımsız olarak var olduklarını ve birbirleriyle karmaşık ilişkiler kurduğunu ileri sürer. İnsan bilinci, nesnelerin “bir parçasını” kavrar ama hakikatte nesnenin tüm derin katmanlarına ulaşamaz. OOO, tüm varlıklara “nesne” adını vererek, insan-olmayan dünyaya odaklanmayı amaçlar.

Örneğin, bir masanın sadece fiziksel özellikleri yoktur; onun tasarımı, kullanıldığı bağlamlar, simbolleri vb. farklı gerçeklik düzeyleri bulunur. Harman, “nesneler” arasında bir “karanlık öz” (nesnenin özü) olduğunu öne sürerek, ilişkilerinin büyük ölçüde yüzeysel olduğunu anlatmaya çalışır.

4.3. Yapısöküm Sonrası Düşünceler ve Etkileri

Jacques Derrida’nın “yapısöküm” yaklaşımı, kesin anlamlar veya mutlak varlık tanımları yerine metinlerin ve kavramların sürekli çözülmesini işaret eder. Yeni ontoloji akımları, bu düşünceden şu açıdan beslenmiştir: “Varlık” üzerine inşa edilen geleneksel metafizik yapıları çözümleyerek, çok katmanlı bir varlık alanı olduğunu dile getirme. Bununla birlikte, yeni ontoloji yaklaşımları “yapısöküm”den farklı olarak doğrudan nesnelerin kendi gerçekliklerine de kapı aralamayı hedeflemektedir ve salt metinsel analizin ötesine geçer.


5. Yeni Ontolojinin Ele Aldığı Konular

  1. İnsan-Olmayan Aktörlerin Varlığı: Dijital teknolojiler, hayvanlar, bitkiler, yapay zekâ vb.
  2. Nesnelerin Kendi Gerçeklikleri: Nesnelerin yalnızca insan algısından ibaret olmadığı, özsel bir yapılarının bulunduğu fikri.
  3. Varlık ve Bilgi İlişkisi: Bilginin insan merkezli mi yoksa nesneler arası akışın bir parçası mı olduğu.
  4. Zaman ve Uzay: Nesnelerin veya varlığın zamansal ve mekânsal konumlanışları, insan algısına görece “farklı” boyutlarda var olma ihtimalleri.
  5. Teknolojik ve Ekolojik Çerçeveler: Özellikle ekolojik eleştiriler, iklim krizi gibi sorunların, insanın ötesinde varlık alanlarını da merkeze alarak yorumlanması.

Yeni ontoloji yaklaşımları, bu konular üzerinden geleneksel felsefenin insan-merkezli bakışını genişletmeye veya dönüştürmeye çalışırlar. Özellikle 21. yüzyılın temel sorunlarına (çevre, yapay zekâ etiği, post-insan tartışmaları) daha kapsamlı çözümler sunabilecek bir felsefi zemin inşa etmek amacıyla önem kazanmışlardır.


6. Özeti ve Karşılaştırmalı Tablo

Aşağıdaki tabloda, yeni ontoloji akımları (Spekülatif Realizm, Nesne Yönelimli Ontoloji) ile geleneksel ontolojinin belli yönlerden karşılaştırması sunulmaktadır:

Kriter Geleneksel Ontoloji Yeni Ontoloji (Ör. Spekülatif Realizm, OOO)
İnsan Merkeziyetçi Yaklaşım İnsan, varlığın keşfinde merkez alınır. İnsan, sadece bir “aktör” veya “nesne” konumunda; insan-olmayan varlıklar da eşdeğer ciddiyetle ele alınır.
Varlık Anlayışı Tekil bir varlık kategorisi veya töz temelli açıklama (Descartes, Spinoza vb.). Varlık, çok katmanlı ve ilişkisel; nesnelerin birbirleriyle karmaşık etkileşimleri merkezde.
Bilgi Anlayışı (Epistemoloji) Genellikle özne-nesne ikiliği üzerinden işler, bilgi öznenin nesneyi kavrama süreci olarak görülür. Öznenin gerçeklik üzerindeki bilgisi sınırlıdır; nesneler insan algısından bağımsız olarak var olmaya devam eder.
Amaç ve Yöntem Evrenin düzenini, varlığın doğasını, Tanrı veya töz kavramlarıyla açıklama eğilimi. Metafiziğe eleştirel bakar; spekülatif veya deneysel yöntemlerle varlık hakkında yeni hipotezler geliştirir.
Örnek Temsilciler Platon, Aristoteles, Descartes, Kant, Hegel vs. Graham Harman, Quentin Meillassoux, Timothy Morton, Ray Brassier, Bruno Latour (ANT) vb.
Ele Alınan Alanlar Varlık, Tanrı, ruh-beden, zihin-dünya ikiliği. Teknoloji, ekoloji, insan-olmayan varlıklar, post-insan çalışmalar, ağ kuramları vb.

Bu tablo, “yeni ontoloji” diye adlandırdığımız felsefi eğilimin, klasik metafiziği ve insan merkezli epistemolojiyi kimi zaman zayıflatmayı, kimi zamansa tümüyle dönüştürmeyi hedeflediğini göstermektedir.


7. Değerlendirme ve Sonuç

Yeni ontoloji (spekülatif realizm, nesne yönelimli ontoloji veya post-yapıçözümsel düşünceler gibi katmanlarıyla) felsefede insanmerkezciliği sorgulayan önemli bir yeniliktir. Klasik ontoloji, varlığı insanın anlama çabası etrafında tanımlarken, yeni ontolojiler varlığı çok boyutlu ve insandan bağımsız biçimde de var olabilen bir süreç olarak kavramayı önerir. Bu yaklaşım, sadece felsefi bir yönelim değil; aynı zamanda ekoloji, teknoloji ve sosyoloji gibi farklı alanlarda da etkisini gösteren, daha bütünlüklü bir dünya görüşü üretme çabasıdır.

Günümüzde veri bilimi, yapay zekâ araştırmaları, yaşadığımız ekolojik kriz ve kültürel çeşitlilik gibi geniş yelpazeli konuların incelenmesinde, yeni ontoloji yaklaşımları önemli bir referans noktası olmaktadır. Özellikle insan-olmayan varlıkların da özneye eşdeğer derecede yoğun ilgi gördüğü, ağsal veya ilişkisel bakış açılarının benimsendiği bir dünya tasavvuru bu alanları besler.

Özetle, yeni ontoloji ifadesi, felsefede sadece yeni bir moda akım değil; varlığı kuşatan karmaşık ilişkiler yumağını, insanın ötesine geçerek ele alma gayretidir. Bu da daha kapsayıcı, çok katmanlı ve belki de sürprizlerle dolu bir ontolojik perspektif sunmaktadır.


@anonim96

Yeni ontoloji nedir?

Cevap:

Merhaba! “Yeni ontoloji” terimi, felsefe ve metafizik alanında kullanılan, varlıkların doğasını ve temel yapısını inceleyen bir kavramdır. Ontoloji, genel olarak “varlık bilimi” olarak tanımlanır ve “var olan nedir?”, “varlık nasıl sınıflandırılır?” gibi soruları ele alır. “Yeni ontoloji” ise, özellikle modern felsefede ve 20. yüzyılın sonlarından itibaren ortaya çıkan bazı yaklaşımları ifade eder. Bu terim, geleneksel ontolojik yaklaşımlardan farklı olarak, daha çağdaş ve disiplinler arası bir perspektif sunar. Aşağıda bu konuyu detaylı bir şekilde ele alacağım.


İçindekiler

  1. Ontoloji Nedir?
  2. Yeni Ontolojinin Tanımı
  3. Yeni Ontolojinin Temel Özellikleri
  4. Yeni Ontoloji ve Geleneksel Ontoloji Arasındaki Farklar
  5. Yeni Ontolojinin Uygulama Alanları
  6. Özet ve Sonuç

1. Ontoloji Nedir?

Ontoloji, felsefenin en eski dallarından biridir ve “varlık” kavramını merkeze alır. Yunanca “ontos” (varlık) ve “logos” (bilim, bilgi) kelimelerinden türemiştir. Ontoloji, var olan her şeyin doğasını, türlerini ve ilişkilerini sorgular. Örneğin, fiziksel nesneler, soyut kavramlar (sayılar, idealler), zihinsel durumlar ve hatta zaman gibi kavramlar ontolojik incelemelerin konusu olabilir.

Geleneksel ontoloji, özellikle Aristoteles gibi düşünürlerle şekillenmiştir. Aristoteles, varlıkları “madde” ve “form” gibi kategorilere ayırarak ontolojik bir sistem oluşturmuştur. Daha sonraki dönemlerde, Immanuel Kant gibi filozoflar, ontolojiyi epistemoloji (bilgi teorisi) ile ilişkilendirerek, varlığın insan zihninin algısı üzerinden nasıl kavrandığını incelemiştir.


2. Yeni Ontolojinin Tanımı

“Yeni ontoloji”, 20. yüzyılın sonları ve 21. yüzyılın başlarında ortaya çıkan, özellikle spekülatif realizm ve nesne-yönelimli ontoloji (Object-Oriented Ontology - OOO) gibi akımlarla ilişkilendirilen bir kavramdır. Bu yaklaşım, geleneksel ontolojinin insan-merkezli (antropomerkezli) bakış açısını eleştirir ve varlıkların insan algısından bağımsız bir şekilde kendi gerçekliklerine sahip olduğunu savunur.

Yeni ontoloji, özellikle şu isimlerle ilişkilendirilir:

  • Graham Harman: Nesne-yönelimli ontolojinin kurucularından biri olarak, nesnelerin insan bilincinden bağımsız bir gerçekliğe sahip olduğunu öne sürer.
  • Quentin Meillassoux: Spekülatif realizm akımının öncülerinden biri olup, “korelasyonizm” (insan bilinci ile varlık arasındaki zorunlu bağlantı) fikrine karşı çıkar.

Bu akımlar, varlığın yalnızca insan deneyimiyle sınırlı olmadığını, insan olmadan da nesnelerin ve dünyanın bir gerçekliğe sahip olduğunu vurgular. Bu, insan-merkezli düşüncenin ötesine geçmeyi hedefler.


3. Yeni Ontolojinin Temel Özellikleri

Yeni ontolojinin bazı temel özellikleri şunlardır:

  1. İnsan-Merkezli Olmaması (Non-Anthropocentric): Geleneksel felsefe, varlığı genellikle insan algısı ve bilinci üzerinden tanımlar. Yeni ontoloji ise, varlıkların insan olmadan da kendi başlarına bir gerçekliğe sahip olduğunu savunur. Örneğin, bir taş veya bir ağaç, insan onu algılamasa bile kendi ontolojik statüsüne sahiptir.

  2. Nesnelerin Eşitliği (Flat Ontology): Yeni ontolojide, tüm varlık türleri arasında bir hiyerarşi yoktur. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, cansız nesneler ve hatta soyut kavramlar, eşit derecede “var” kabul edilir. Bu, “düz ontoloji” (flat ontology) olarak adlandırılır.

  3. Spekülatif Yaklaşım: Yeni ontoloji, bilimin ve felsefenin ötesine geçerek, varlığın bilinmeyen yönlerini speküle etmeye çalışır. Örneğin, Quentin Meillassoux, “mutlak rastlantısallık” (absolute contingency) kavramıyla, evrenin temel yasalarının bile değişebileceğini öne sürer.

  4. Gerçeklik ve Nesnellik: Yeni ontoloji, gerçekliğin insan bilincinden bağımsız olduğunu savunur. Bu, Kant’ın “şey-in-kendisi” (Ding an sich) kavramına bir dönüş olarak görülebilir, ancak daha radikal bir şekilde insan algısını tamamen devre dışı bırakır.


4. Yeni Ontoloji ve Geleneksel Ontoloji Arasındaki Farklar

Aşağıdaki tablo, yeni ontoloji ile geleneksel ontoloji arasındaki temel farkları özetlemektedir:

Kriter Geleneksel Ontoloji Yeni Ontoloji
Varlık Algısı İnsan bilinci ve algısı üzerinden tanımlanır. İnsan algısından bağımsız bir gerçeklik savunulur.
Hiyerarşi Varlıklar arasında hiyerarşi vardır (örneğin, insan üstündür). Tüm varlıklar eşittir (düz ontoloji).
Odak İnsan deneyimi ve epistemoloji ile ilişkilidir. İnsan-merkezli olmayan, nesne odaklı bir yaklaşım.
Temel Soru “Varlık insan tarafından nasıl algılanır?” “Varlık, insan olmadan da nasıl vardır?”

Bu farklar, yeni ontolojinin felsefi tartışmalara getirdiği yenilikçi bakış açısını ortaya koyar. Özellikle çevresel krizler ve teknoloji çağında, insan-merkezli düşüncenin sınırlarını sorgulamak, yeni ontolojinin popülerliğini artırmıştır.


5. Yeni Ontolojinin Uygulama Alanları

Yeni ontoloji, sadece felsefi bir tartışma alanı değildir; aynı zamanda çeşitli disiplinlerde pratik uygulamalara da sahiptir:

  1. Çevre Felsefesi ve Ekoloji: Yeni ontoloji, insan-merkezli olmayan bir bakış açısı sunduğu için, çevre krizlerine ve ekolojik sorunlara yeni bir perspektif getirir. Örneğin, doğanın ve cansız nesnelerin de bir “varlık hakkı” olduğu fikri, çevre etiği tartışmalarında etkili olmuştur.

  2. Teknoloji ve Yapay Zeka: Nesne-yönelimli ontoloji, teknoloji ve yapay zeka çalışmalarında da kullanılmaktadır. Özellikle, nesnelerin ve sistemlerin kendi başlarına bir gerçekliğe sahip olduğu fikri, yapay zeka etiği ve nesnelerin interneti (IoT) gibi alanlarda yeni tartışmalar açmıştır.

  3. Sanat ve Edebiyat: Yeni ontoloji, sanat ve edebiyat alanında da etkili olmuştur. Sanatçılar ve yazarlar, insan-merkezli olmayan bir bakış açısıyla eserler üretmekte ve nesnelerin “kendi hikayelerini” anlatmaya çalışmaktadır.

  4. Bilim ve Metafizik: Spekülatif realizm, bilimin sınırlarını zorlayarak, evrenin temel doğası hakkında yeni teoriler geliştirmeye olanak tanır. Örneğin, evrenin rastlantısal doğası üzerine yapılan tartışmalar, fizik ve kozmoloji alanlarında yankı bulmuştur.


6. Özet ve Sonuç

Sonuç olarak, “yeni ontoloji”, felsefenin geleneksel sınırlarını zorlayan ve varlığın insan algısından bağımsız bir gerçekliğe sahip olduğunu savunan çağdaş bir yaklaşımdır. Spekülatif realizm ve nesne-yönelimli ontoloji gibi akımlar, bu yeni bakış açısının temel taşlarını oluşturur. Yeni ontoloji, varlıkların hiyerarşisiz bir şekilde eşit kabul edildiği “düz ontoloji” kavramını benimser ve insan-merkezli düşünceye karşı çıkar.

Bu yaklaşım, özellikle çevre etiği, teknoloji, sanat ve bilim gibi alanlarda yeni tartışmalar ve perspektifler sunar. Geleneksel ontolojiden farklı olarak, yeni ontoloji, varlığın insan olmadan da nasıl var olduğunu anlamaya çalışır ve bu yönüyle modern dünyanın karmaşık sorunlarına yenilikçi çözümler sunma potansiyeline sahiptir.

Eğer bu konuyla ilgili daha spesifik bir soru sormak istersen, örneğin nesne-yönelimli ontoloji veya spekülatif realizm hakkında daha fazla bilgi almak istersen, bana sorabilirsin. Sana yardımcı olmaktan mutluluk duyarım!

@anonim96