Merhaba @TUBA1808! Sosyal Öğrenme Kuramı ile ilgili yardımcı olabileceğim bir konu var mı? Albert Bandura’nın bu kuramı, bireylerin davranışlarını modelleyerek ve gözlemleyerek öğrenmelerini nasıl açıklıyor? Sorularınızı detaylandırırsanız size kapsamlı bilgiler sağlayabilirim! ![]()
Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura)
Cevap:
Table of Contents
- Sosyal Öğrenme Kuramına Giriş
- Temel Kavramlar
- Bandura’ya Göre Öğrenme Süreci
- Dikkat, Hatırlama, Uygulama ve Motivasyon
- Kişisel İnançlar ve Öz Yeterlik
- Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitimde Uygulanması
- Eleştiriler ve Sınırlılıklar
- Özet Tablo
- Sonuç ve Özet
1. Sosyal Öğrenme Kuramına Giriş
Psikoloji ve eğitim bilimlerinde önemli bir yere sahip olan Sosyal Öğrenme Kuramı, psikolog Albert Bandura tarafından geliştirilmiştir. Bu kuramın temel varsayımı, insanların başkalarını gözlemleyerek de öğrenebildikleri, davranışlarının yalnızca doğrudan yaşantı ve pekiştireçlerle değil aynı zamanda sosyal çevre ve model alma yoluyla şekillendiğidir. Geleneksel yaklaşımların (örneğin Davranışçı Kuram) yalnızca dış pekiştireçleri vurgulamasına karşılık, Bandura’nın kuramı hem bilişsel süreçleri hem de sosyal etkileşimi ön plana çıkarır.
2. Temel Kavramlar
- Model Alma ya da Modelle Öğrenme: Kişinin, çevresindeki bireylerin (model) davranışlarını gözlemleyip bu davranışları taklit etmesi sürecidir.
- Karşılıklı Belirleyicilik (Reciprocal Determinism): Bireyin davranışı, içinde bulunduğu çevre ve bireysel etkenler (düşünceler, inançlar vb.) arasında sürekli etkileşim olduğunu savunur.
- Pekiştirme ve Ceza (Ödül/Cezanın Sosyal Yolu): Doğrudan yaşantılamasa bile birey, başkalarının ödül veya ceza aldığını gözlemleyerek koşullanmaya benzer süreçler yaşayabilir.
3. Bandura’ya Göre Öğrenme Süreci
Bandura, bireylerin yalnızca deneyim yoluyla değil gözlem ve taklit yoluyla da öğrendiklerini ileri sürer. Özellikle:
- Gözlem: Kişi, model olarak aldığı bireylerin davranışlarını, tutumlarını, kullanılan araçları ve sonuçlarını inceler.
- Zihinsel Süreçler: Gözlemlenen davranışların bellekte nasıl kodlandığı, anlamlandırıldığı ve gelecekte nasıl kullanılacağı önemlidir.
- Performans: Kişi, gözlemlediklerini uygun koşullarda eyleme dökebilir.
Örnek olarak Bandura’nın ünlü Bobo Doll Deneyi, çocukların saldırgan davranışları, yetişkin bir modelin davranışlarını izleyerek öğrendiklerini ve benzer ortamda bu davranışları sergilediklerini göstermiştir.
4. Dikkat, Hatırlama, Uygulama ve Motivasyon
Bandura, modelle öğrenmenin dört temel aşamadan oluştuğunu belirtir:
- Dikkat (Attention): Birey, modelin davranışlarına dikkat etmezse öğrenme gerçekleşmez. Modelin ilgi çekici, saygın veya benzer özelliklere sahip olması dikkati artırır.
- Hatırlama (Retention): Gözlemlenen davranışlar zihinde saklanır. Sembolik kodlamalar ve bilişsel süreçler devreye girer.
- Uygulama (Reproduction): Birey, gözlemlediği davranışı motor becerileriyle yerine getirebilmek için yeterli pratik ve fiziksel yeterliliğe sahip olmalıdır.
- Motivasyon (Motivation): Bireyin davranışı tekrar etmesi veya sürdürmesi, elde edeceği pekiştireçlere, ödüllere veya sosyal geri bildirimlere bağlıdır.
5. Kişisel İnançlar ve Öz Yeterlik
Öz yeterlik (Self-Efficacy) kavramı, bir kişinin belirli bir görevi veya öğrenme eylemini başarılı bir şekilde yerine getirebileceğine dair öz inancını ifade eder. Bandura’ya göre:
- Yüksek öz yeterlik: Bireyin zor görevlere veya yeni öğrenme alanlarına karşı özgüvenli yaklaşıp başarmak için daha fazla çaba göstermesine yol açar.
- Düşük öz yeterlik: Bireyin kolayca vazgeçmesine ve kendi potansiyelini yeterince kullanamamasına neden olabilir.
Bu bakımdan, öz yeterlik düzeyi sosyal öğrenme sürecinin verimliliğini ciddi oranda etkiler.
6. Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitimde Uygulanması
Eğitim ortamında Bandura’nın kuramından yararlanmak için:
- Olumlu Model Olma: Öğretmenlerin, olumlu davranışların sergilenmesinde model rolü üstlenmesi (örneğin saygılı iletişim, düzenli çalışma alışkanlıkları).
- Akran Etkileşimi: Öğrencilerin birbirlerini gözlemleyerek olumlu davranışlar kazanması (akran öğretimi, grup çalışmaları).
- Öz Yeterlik Destekleme: Öğrencilerin yapabildiklerini görmelerini sağlamak için uygun görevler vermek ve onları cesaretlendirmek. Kısa, başarılabilir hedefler sunmak.
- Sembolik Modeller: Görsel-işitsel materyaller (video, animasyon, sunumlar) veya okuma metinlerindeki karakterlerin davranışlarını olumlu örnek olarak sunmak.
7. Eleştiriler ve Sınırlılıklar
- Bilişsel Faktörlerin Derinliği: Her ne kadar bilişsel süreçleri Bandura hesaba katsa da bazı araştırmacılar, kuramın daha derin bilişsel mekanizmaların (örneğin üst biliş, öğrenme stratejileri) açıklanmasında yetersiz kalabileceğini söyler.
- Kültürel Farklılıklar: Toplumsal normlar, değerler ve kültürel modellerin öğrenme sürecine etkisinin nasıl olduğu her zaman net değildir.
- Davranışın İçsel Motivasyon Boyutu: Bazı eleştirmenler, kişinin içsel tutkularının ve yaratıcılığının kuramda daha arka planda kaldığını öne sürer.
8. Özet Tablo
| Kavram / Aşama | Açıklama |
|---|---|
| Modelleme | Başkalarını izleyerek öğrenme, yeni davranışları taklit etme |
| Karşılıklı Belirleyicilik | Çevre, bireysel faktörler ve davranış arasındaki karşılıklı etkileşim |
| Dikkat | Modelin davranışına odaklanma |
| Hatırlama | Gözlemlenen davranışın sembolik olarak kodlanması ve bellekte saklanması |
| Uygulama | Fiziksel yeterlilik ve fırsat olduğunda gözlemlenen davranışın sergilenmesi |
| Motivasyon | Davranışı sürdürmek için ödül, pekiştireç veya içsel güdüleme |
| Öz Yeterlik | Bireyin, belirli bir görevi yerine getirebileceğine dair inancı |
| Sembolik Model | Kitaplar, filmler, video içerikleri gibi dolaylı modeller üzerinden öğrenme |
9. Sonuç ve Özet
Sosyal Öğrenme Kuramı, geleneksel davranışçı yaklaşımlardan farklı olarak, gözlem, taklit ve bilişsel süreçlere vurgu yapar. Bandura, insan davranışının yalnızca doğrudan deneyimlerle değil, aynı zamanda sosyal çevre ve model alma yoluyla da şekillendiğini belirtir. Eğitim açısından bu kuram, öğretmenlerin ve akranların olumlu model olarak kullanılmasının önemini, öz yeterlik inancını artıracak faaliyetlerin düzenlenmesini ve sosyal etkileşimin öğrenme süreçlerindeki kritik rolünü vurgular.
Özetle, Sosyal Öğrenme Kuramı, bireyin davranışlarını, sosyal ortamdaki modelleri gözlemleyerek ve bu gözlemleri bilişsel süreçlerle harmanlayarak geliştirdiğini savunur. Eğer eğitimcilere rehber olacaksa, ders tasarımlarında destekleyici bir çevre ve olumlu model örneklerine yer vererek öğrencilerin hem öz yeterlik duygularını yükseltebilir hem de öğrenmeyi kalıcı kılmak mümkün olabilir.
Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura) nedir?
Cevap:
İçindekiler
- Giriş: Sosyal Öğrenme Kuramının Tarihçesi
- Temel Kavramlar
- Bandura’nın Üçlü Karşılıklı Belirleyicilik Modeli (Triadic Reciprocal Causation)
- Temel Süreçler
- Davranışın Gelişiminde Pekiştirme ve Ceza
- Bandura’nın Ünlü Deneyleri
- Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitim ve Günlük Yaşam Uygulamaları
- Eleştiriler ve Alternatif Görüşler
- Özet Tablo
- Sonuç ve Genel Değerlendirme
1. Giriş: Sosyal Öğrenme Kuramının Tarihçesi
Sosyal Öğrenme Kuramı, Kanadalı psikolog Albert Bandura tarafından geliştirilmiş ve davranışçı yaklaşım ile bilişsel yaklaşımları birleştiren önemli bir kuramdır. 20. yüzyılın ortalarında davranışçılık alanında yapılan araştırmalar, pekiştirme ve ceza mekanizmalarının öğrenme üzerindeki etkilerini vurguluyordu. Ancak Bandura, insan öğrenmesinin yalnızca doğrudan pekiştirme ve cezaya bağlı olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve bilişsel süreçler aracılığıyla da gerçekleştiğini öne sürdü.
Bu kuramın en önemli katkılarından biri, insanların çevrelerindeki diğer insanların davranışlarını gözlemleyerek, onların davranışlarının sonuçlarını değerlendirerek ve benzer durumlarda bu davranışları model alarak kendi davranışlarını şekillendirebileceklerini belirtmesidir. Dolayısıyla Sosyal Öğrenme Kuramı, davranışın yalnızca “girdi-çıktı” (uyaran-tepki) olarak görülemeyeceğini, bilişsel süreçler ve sosyal faktörlerin büyük önem arz ettiğini göstermiştir.
2. Temel Kavramlar
2.1. Gözlemsel Öğrenme (Observational Learning)
Gözlemsel öğrenme, bir bireyin başkalarının davranışlarını izleyip bu davranışları taklit etme veya bunlardan kaçınma becerisini ifade eder. Geleneksel davranışçı kuramlar, organizmanın davranışı yalnızca doğrudan deneyim ve pekiştirme yoluyla edinebileceğini düşünürken, Bandura gözlem ve taklidin de en az doğrudan deneyimler kadar etkili olabileceğini vurgulamıştır.
2.2. Model Alma (Modeling)
Model alma, bireyin başkalarının davranışlarını, tutumlarını ya da duygusal tepkilerini gözlemleyerek, bu modelleri kendi repertuarına eklemesidir. Model alınan kişi, bir ebeveyn, öğretmen, akran veya bir medya figürü olabilir. Modelin çekiciliği, güvenilirliği veya statüsü ne kadar yüksekse, gözlemci de o ölçüde modelin davranışını tekrarlamaya istekli hale gelir.
2.3. Öz-Yeterlik (Self-Efficacy)
Öz-yeterlik, kişinin belirli bir görevi veya davranışı başarılı bir şekilde yerine getirme kapasitesine dair inancını ifade eder. Bu kavram, Bandura’nın kuramının önemli bir bileşenidir. İnsanın sergilediği davranışlarda veya yapmayı deneyeceği eylemlerde, kendine duyduğu güven düzeyi belirleyicidir. Sosyal öğrenme bağlamında, bir kişi gözlemlediği bir davranışı taklit etmeden önce “Ben bunu yapabilir miyim?” diye sorgular. Eğer öz-yeterliği yüksekse, deneme ve uygulama ihtimali artar.
3. Bandura’nın Üçlü Karşılıklı Belirleyicilik Modeli (Triadic Reciprocal Causation)
Bandura, davranışın yalnızca çevresel faktörlerle belirlenmediğini; bunun yerine davranış (behavior) - çevre (environment) - kişisel faktörler (personal factors) arasında üçlü karşılıklı bir etkileşim olduğunu öne sürer. Bu modele göre:
- Kişisel Faktörler: Bilişsel süreçler, duygular, inanç sistemleri (öz-yeterlik inancı vb.).
- Davranış: Bir kişinin gözlenebilir eylemleri ve tepkileri.
- Çevre: Sosyal ortam, kültürel normlar, fiziksel koşullar, ödül/ceza sistemleri.
Bu üç bileşen sürekli bir etkileşim halindedir. Örneğin, bir öğrencinin sınıfta ders dinleme davranışı (davranış) hem onun öğrenmeye dair motivasyonları ve kaygı düzeyi (kişisel faktörler) hem de sınıftaki öğretmen tutumu ve arkadaşlarının etkisi (çevre) ile şekillenir.
4. Temel Süreçler
Bandura’ya göre, gözlemsel öğrenme dört temel süreç üzerinden gerçekleşir:
4.1. Dikkat (Attention)
Öğrenme sürecinde ilk adım, modelin davranışına ya da sunulan bilgiye dikkat etmektir. Dikkat, gözlemcinin mevcut ilgi düzeyine, modelin çekiciliğine ya da gözlemcinin beklentilerine bağlı olabilir. Eğer birey modeli önemsiz olarak algılıyorsa ya da dikkatini odaklamıyorsa gözlemsel öğrenme gerçekleşmez.
4.2. Hatırda Tutma (Retention)
Dikkatini vermiş olsa bile bireyin gözlemlediği davranışları zihninde kodlaması ve hatırda tutması gerekir. Bu süreçte birey, davranışla ilgili önemli unsurları zihninde saklar, gerektiğinde tekrar hatırlayabilmek için bilişsel bir senaryo oluşturur.
4.3. Motor Uygulama (Motor Reproduction)
Gözlem yoluyla öğrenilen davranışların hayata geçirilmesi için fiziksel ve bilişsel becerinin var olması gerekir. Örneğin bir basketbol atış tekniğini izleyen bir birey, yeterli motor koordinasyonu yoksa davranışı uygulayamaz. Ancak tekrar ve pratikle motor beceri gelişebilir.
4.4. Güdülenme/Motivasyon (Motivation)
Son aşamada, bireyin motivasyonu davranışı uygulayıp uygulamayacağını belirler. Eğer birey, model aldığı davranışın pekiştirilme veya sosyal kabul gibi olumlu sonuçlar getireceğine inanıyorsa davranışı daha yüksek ihtimalle hayata geçirir. Bunun tersi olarak, davranışın cezalandırılacağını düşünürse uygulamaktan kaçınabilir.
5. Davranışın Gelişiminde Pekiştirme ve Ceza
5.1. Dolaylı Pekiştirme (Vicarious Reinforcement)
Davranışçı yaklaşımda pekiştirme genellikle bireyin kendi davranışına doğrudan uygulanan bir süreçtir. Ancak Bandura, bireyin başkalarının davranışına uygulanan pekiştirmeleri gözlemleyerek de kendi davranışını şekillendirebileceğini öne sürer. Bu duruma “dolaylı pekiştirme” adı verilir. Örneğin, sınıfta bir öğrenci doğru cevabı verdiğinde öğretmen tarafından övgü alırsa, diğer öğrenciler de benzer bir durumda cevap vermek için çaba gösterebilirler. Çünkü olumlu pekiştirmenin varlığını görmüşlerdir.
5.2. Dolaylı Ceza (Vicarious Punishment)
Benzer şekilde “dolaylı ceza” sürecinde; bir modelin davranışı sonucu gördüğü ceza, gözlemcinin o davranışı sergileme ihtimalini düşürür. Örneğin bir çalışan ofiste uygun olmayan bir davranış sergilediği için maaş kesintisi cezası alırsa, diğer çalışanlar bu davranışı tekrarlamaktan kaçınır. Böylece salt gözlem yoluyla öğrenme gerçekleşir.
6. Bandura’nın Ünlü Deneyleri
6.1. Bobo Doll Deneyi
Sosyal Öğrenme Kuramı’nın en meşhur kanıtlarından biri, 1961 yılında Bandura ve meslektaşlarının gerçekleştirdiği Bobo Doll Deneyidir. Bu deneyde çocuklar, yetişkinlerin şişme bir oyuncak bebek (Bobo Doll) üzerindeki saldırgan davranışlarını gözlemlemişlerdir. Daha sonra aynı çocuklar benzer ortama alındığında, çoğunlukla yetişkinlerde gördükleri saldırgan eğilimleri taklit etmişlerdir. Böylece saldırgan davranışların doğrudan ceza veya pekiştirme olmaksızın sadece model alma yoluyla öğrenilebileceği ortaya konmuştur.
6.2. Deney Sonuçları ve Katkıları
- Çocukların saldırgan davranışları doğrudan öğrendikleri değil, model etkisiyle benimsedikleri gösterilmiştir.
- Kuram, çocukların medya içeriklerinde gördükleri şiddet veya saldırganlık öğelerini de taklit edebilecekleri için, medyanın etkisi konusundaki tartışmaları alevlendirmiştir.
- Gözlemsel öğrenme ve dolaylı pekiştirme mekanizmalarının gücü vurgulanmıştır.
7. Sosyal Öğrenme Kuramının Eğitim ve Günlük Yaşam Uygulamaları
7.1. Sınıf Ortamında Uygulamalar
- Olumlu model oluşturma: Öğretmenler, sınıfta sergiledikleri tutum ve davranışlarla öğrencilere olumlu model olmalıdır.
- Sunum ve Rol Yapma Etkinlikleri: Öğrencilerin drama, rol yapma gibi etkinliklerde birbirlerinin davranışlarını gözlemleyerek öğrenmelerini teşvik eder.
- Grupla Öğrenme: Grup çalışmaları, öğrencilerin birbirinin fikirlerini ve becerilerini gözlemleyerek yeni bilgiler edinmesini kolaylaştırır.
7.2. Aile ve Çocuk Gelişiminde Uygulamalar
- Ebeveyn Tutumları: Çocuklar, ebeveynlerin kanaat ve davranışlarını gözlemleyerek benimserler. Aile içinde olumlu iletişim ve davranışların önemi büyüktür.
- Kardeşler Arası Etkileşim: Çocuklar çoğu zaman kardeşlerini model alır, dolayısıyla aile ortamında herkesin davranışı bir öğrenme kaynağı haline gelir.
- Televizyon ve İnternet Etkisi: Çocuklar medya içeriklerinde izledikleri karakterleri sıklıkla taklit edebilirler. Pozitif rol modellerin seçimi bu açıdan değerlidir.
7.3. Örgüt ve İş Dünyasında Uygulamalar
- Liderlik ve Mentorluk: Üst düzey yöneticiler veya deneyimli çalışanlar, astlarına rol model olur. Böylece kurumsal değerler ve iş yapış biçimleri yaygınlaşır.
- Eğitim Programları: İş yerinde eğitimler, teori yerine uygulamalı ve gözlemsel yöntemlere ağırlık vererek yetişkin öğrenmesini kolaylaştırır.
- Takım Kültürü: Çalışanların birbirlerinden öğrendiği, olumlu örneklerin desteklendiği takım kültürleri, örgütsel başarıyı artırır.
8. Eleştiriler ve Alternatif Görüşler
- Davranışın Bireyselliği: Bazı eleştirmenler, toplumsal etkilerin ötesinde kişinin özgün biyolojik ve kişilik faktörlerinin de göz önüne alınması gerektiğini savunurlar.
- Bilişsel Yönün Yetersizliği: Sosyal Öğrenme Kuramı, bilişsel faktörleri davranışçı yaklaşımlara göre daha fazla hesaba katsa da, bazı bilişsel psikologlar insan zihninin karmaşıklığını daha derinlemesine açıklamak için ek modeller (örneğin bilişsel gelişim kuramları) gerektiğini savunur.
- Etik Sorunlar: Özellikle şiddet içeren modellemelerin çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini vurgulayan araştırmacılar, medya ve aile düzeyinde daha fazla kontrol mekanizması gerektiğini öne sürerler.
9. Özet Tablo
Aşağıdaki tablo, Sosyal Öğrenme Kuramı’nın önemli bileşenlerini ve temel süreçlerini özetlemektedir:
| Bileşen/Süreç | Açıklama | Örnek |
|---|---|---|
| Dikkat (Attention) | Modelin davranışlarına odaklanma | Sınıfta öğretmeni izleyen öğrenci |
| Hatırda Tutma (Retention) | Davranış veya bilginin zihinsel olarak saklanması | Öğrenci, izlediği deneyin adımlarını hafızasında tutar |
| Motor Uygulama (Reproduction) | Gözlemlenen davranışın fiziksel veya bilişsel düzeyde yeniden üretilmesi | Basketbol atış tekniğini uygulamak |
| Motivasyon (Motivation) | Davranışı gerçekleştirmeye yönelik istek veya güdülenme | Pekiştirme bekleyen öğrenci |
| Dolaylı Pekiştirme | Başkalarının olumlu ödüllerini gözlemleyerek o davranışı benimseme | Bir arkadaşının doğru cevaba aldığı övgüyü görerek aynı şekilde cevap vermek |
| Dolaylı Ceza | Başkalarının cezalandırıldığını görerek o davranıştan kaçınma | Sınıfta yaramazlık yapan öğrencinin ceza aldığını gören diğerlerinin sakınması |
| Öz-Yeterlik (Self-Efficacy) | Kişinin kendi yeterliliğine dair inancı | Zor bir problemi çözebileceğine inanmak |
| Üçlü Karşılıklı Belirleyicilik | Davranış, kişisel ve çevresel faktörlerin etkileşimi | Öğrencinin başarısı; sınıf ortamı, özgüveni ve çalışma biçimiyle şekillenir |
10. Sonuç ve Genel Değerlendirme
Sosyal Öğrenme Kuramı, hem davranışın toplumsal yönünü hem de bireyin bilişsel süreçlerini içine alan kapsamlı bir açıklama sunar. Bandura, davranışların yalnızca doğrudan yaşantı ve pekiştirmeye dayalı olmadığını, aksine bireyin sosyal çevresinden edindiği gözlemsel deneyimler ve içsel inanç sistemlerinin de (öz-yeterlik gibi) son derece etkili olduğunu öne sürmüştür. Bu yaklaşım, eğitimde ve yetişkin öğreniminde uygulamalı yöntemlerin, model göstermenin ve pozitif geri bildirimin ne derece kritik olduğunu vurgular.
Özellikle çocukların medya içerikleriyle ve ailedeki yetişkinlerin davranışlarıyla şekillendiği göz önüne alındığında, Sosyal Öğrenme Kuramı toplumsal düzeyde büyük bir önem taşır. Şiddet içeren içerikler, kötü alışkanlıklar veya saldırgan tutumlar kolaylıkla model alınabildiği gibi, öz-disiplin, dayanışma, empati ve olumlu iletişim gibi beceriler de aynı şekilde kazanılabilir. Burada kritik nokta, çocuğun veya bireyin ne tür modellerle karşılaştığı ve bu davranışların sonucunda ne tür pekiştireçler veya sonuçlar gözlemlediğidir.
Aynı şekilde kuram, yetişkin öğrenmesi ve profesyonel gelişim bağlamında da büyük önem taşır. Bir iş yerinde yeni bir çalışanın, deneyimli bir ustayı veya yönetici rol modelini gözlemlemesi, örgütsel kuralları sosyal öğrenme yoluyla benimsemesini sağlayabilir. Ayrıca yetişkinler, hem öz-yeterlik duygusu hem de işe dair motivasyonlarını gözlemledikleri olumlu veya olumsuz sonuçlara dayandırabilirler. Bu yüzden örgüt liderleri ve yöneticiler, çalışanlarına olumlu model sunarak, dayanışma ve etkileşim içinde öğrenme kültürü oluşturabilirler.
Kısacası, Bandura’nın Sosyal Öğrenme Kuramı, öğrenmenin karmaşık doğasını açıklayan çatı teorilerden biridir. İnsanlar sadece fiziksel cezadan veya ödülden değil, sosyal bağlam içinde sürmekte olan pek çok faktörden etkilenirler. Hem bilişsel, hem duygusal, hem de davranışsal boyutun aynı anda işlediği geniş bir çerçevede öğrenme gerçekleşir.
Bu nedenle, öğretmenler, veliler, iş dünyası liderleri ve politika yapıcılar, model olmanın gücünü ve gözlemsel öğrenmenin etkileşimini sürekli göz önünde bulundurmalıdır. Uygun model seçimi, uygun pekiştirme ve pozitif dönüt mekanizmaları, öğrenme yollarını açtığı gibi, olumsuz tutum ve davranışların toplumsal düzeyde pekişmesini de engelleyebilir.
Kaynaklar (Örnek):
- Bandura, A. (1977). Social Learning Theory. Prentice-Hall.
- Bandura, A. (1986). Social Foundations of Thought and Action: A Social Cognitive Theory. Prentice-Hall.
- Schunk, D. H. (2012). Learning Theories: An Educational Perspective. Pearson.