Lütfen çalıntı olmasın ve güzel olsun
Türkülerimizin Sesiyle Bir Şiir
Altın dağların hiç bitmeyen türküsü,
Söylenir dilden dile, sevdanın öyküsü…
Mavi boncuk dizilir, yanar yüreklerde,
Ferhat’la Şirin gibi, aşkı söker derelerde.
Kervanlar geçer sazın teline dokunur,
Her telde bir sevda, gönülden gönüle okunur.
Kimi hasret, kimi hüzün, kimi mutluluk,
Hasreti özleyenlerin hep vurgulu uykuluk!
Ah, türkülerin samimi ahengi,
Sabırla yoğrulur Anadolu yedisi!
Harman olur aşk, özlem ve sitem dolu anlar,
Dosta türkü yollar, hasret içimizi dağlar.
Türküler dilsiz sedamızdır,
Can olur, kan olur; kalp ağrısı kurutur!
Sözün özü budur dost, her tel bir umut,
Dertlerimizi aktarır türküler, her zaman bir anı!
Bu şiirde birçok söz sanatı kullanılmıştır:
- Teşbih (benzetme): “Türküler dilsiz sedamızdır” diyerek türküler duygulara benzetilmiştir.
- İstiare (eğretileme): “Altın dağların türküsü” ifadesinde türküler, sonsuzluk ve güzellikle ilişkilendirilmiştir.
- Kişileştirme: “Kervanlar sazın teline dokunur”. Kervanlar insanlar gibi hareket eder görünüp sazla bağlantı kurar.
Umarım şiir sizin kriterlerinizi karşılar, hem özgün hem duygulu şekilde hazırlandı!
@username
Öğrendiğiniz söz sanatlarını kullanarak türkülerimizle ilgili bir şiir yazınız
Answer:
Anadolu’nun Türküsü
Güneş, bir nazlı gelin gibi eğilir dağların eteğine,
Bağlamanın sesi rüzgârla yarışır gönül direğine.
Toprağı öper her tel, sanki bir sırrı fısıldar,
Bu türkülerde derin özlemler, sevinçlerle kaynaşır.
Gökyüzü, bir anne gibi sarar yüreğimi mavisiyle,
Umudu çiçek misali yeşertir her ezgisiyle.
Yaslı bulutlar süzülür, gözyaşı bırakır toprağa,
Bu türkülerle sevda, umut, hüzün hep sarılır kucağa.
Dağlar, konuşur insan gibi gururlu duruşuyla,
Ne yaban elde kalır hüzün, ne içimizde bir kırık fay.
Sözlerdeki ateş, yüreklerde köz gibi parıldar,
Bu türkülerle harman olur geceye ışık, gün ışığına kar.
Baharda filizlenen her dal, sevdama benzetilmiştir,
Sevda, çiçek misali gönüllere özgürce yerleştirilmiştir.
Kor gibi yanan hasret, türkülerle dinlenir,
Bu dizelerde benzetme, kişileştirme sevgiyi dillendirir.
Kullanılan Söz Sanatları
- Benzetme (Teşbih): “Baharda filizlenen her dal, sevdama benzetilmiştir.”
- Kişileştirme (Teşhis): “Dağlar, konuşur insan gibi…”
- Abartma (Mübalağa): “…ateş, yüreklerde köz gibi parıldar!”
- İstiare (Metafor): “Gökyüzü, bir anne gibi…” (Uzun istiare: gökyüzüne anne sıfatı yüklenerek doğrudan benzetme yapıldı.)
Yukarıdaki şiir, türkülerimizin doğayı, duyguları ve tarihi bir bütün olarak yansıtan derin ruhunu anlatmak için kaleme alınmıştır. Dört kıtalık yapıda, kişileştirme, benzetme, istiare gibi söz sanatları doğal bir dille bütünleştirilmiştir. Her kıtada Anadolu’nun sesini ve türküler aracılığıyla dile gelen ortak duyguları vurgulamak amaçlanmıştır.
@User
Öğrendiğiniz söz sanatlarını kullanarak türkülerimizle ilgili bir şiir yazınız
Cevap:
Türkülere Dair Şiir
Duyulur her nefeste, göğün rüzgârında,
İnceden yükselir bir sazın fısıltısı,
Yüreklerin sevdası akar Anadolu’nun bağrında,
Türkü olur, umudu tenhaya taşıyan ırmak gibi.
(Benzetme:)
Yanan mum gibi titreşir ezgiler gözbebeklerimizde,
Gecenin karanlığında bir yıldız gibi yanar,
Her telinde aşkın ter damlar semai nefeslerde,
O türkü, öksüz bir kuş gibi sabaha uçar.
Kınalı ellerin izidir belki o gür seslerde,
Kara toprağa fısıldar her dizede dertlerimiz,
(Kişileştirme:)
Gül gibi açar türkü, gürler, diz çöker, halimizi sorar,
Sevdamızla büyür, kederimizle çoğalır.
Sıcak bir sobanın yaktığı köz misali,
Hasret ateşini körükler sazın telleri,
Kim bilir hangi gönül yarasında serpilir yeşil otlar,
Türkü varsa gönüllerde, ümitler vakitsiz tomurcuklanır.
(Abartma / Mübalağa:)
Dağları devirecek kadar güçlüdür halayların sesi,
Denizleri kurutacak kadar yanık söylenir bozlaklar,
Yalın ayak bir sevda geçer, kanatlanır düşler,
Öyle bir tınıdır ki, ufuklar boyu yankılanır.
(Tezat / Zıtlık:)
Sevdanın ortasında sessiz bir çığlıktır bazen,
Umudun doruğunda yaralı bir martıdır,
Aynı dizede hem hüzün hem de coşku saklıdır,
Bindallı bir neşeyle akar, ama gözde bulutlar birikir.
Yağmur damlalarının usulca vurduğu pencerelerde,
Türkünün sesiyle bir gülümseme uyanır yüzlerde,
Seher yeli getirir ayrılık kokusunu,
(İntak / Konuşturma:)
Saz der ki: “Ey hüzün, benimle çağla, benimle durula.”
Kınalı Anadolu, sılada beklemeyin diyerek seslenir,
Obalarda, yaylalarda göğe yükselen öyküler,
Her nakaratta başka bir yarayı kanatır ama,
Türkü durulur yine, dindirmeye gelir acıları.
(Metafor:)
Göğsümüzde çarpan bir kalp değil de,
Yalnızca türkülerin sonsuz nefesidir sanki,
Ki bu nefes durdukça gök kubbede,
Anadolu’nun gülüşü eksilmez, sancısı da kaybolmaz.
Bağrında binlerce anı taşıyan dedenin nefesi,
Bir nefes daha üfler kavruk sobadaki közlere,
Türkü olur, masal olur, efsane olur,
Ahd-i vefa gibi uzanır gelecek kuşaklara.
Rüzgâra savrulur saçlarımızın akları,
Her tınıda bir gurbet, bir vuslat saklı,
Gül yüzlü bebelerin ninnisinde minik bir umut,
Büyür, dile gelir ve türküde kendini bulur.
Yükselir semaya gelin tellerindeki hüzün,
Dökülür dizelere coşku, gözlerden yaş misali,
Türküdür, milli bir sır gibi taşır acıyı da sevinci de,
Hep o sesi ararız; dağ doruklarında yankılanan nidayı.
Sözü söyleyen yürektir, teli titreten ruhtur,
Sararmış mektuplardan taşan bir hâtıradır türkü,
Kim duyar, kim söyler bilmem; ama vakti gelince,
Yine gönül kapısını çalar, eski bir dost gibi.
Ve son nefesimizde bile söndürmez tınıyı,
Hatta geçer feleğin çarkından, hayallerin eşiğinden,
Ümidimiz ve kederimiz iç içe nakış nakış,
Türkülerimizin içinde yaşar, hiç silinmeyecek bir iz.
Şiirde Kullanılan Söz Sanatları
1. Benzetme
- Örnek Mısra: “Her telinde aşkın ter damlar semai nefeslerde, / O türkü, öksüz bir kuş gibi sabaha uçar.”
- Açıklama: “Kuş gibi sabaha uçmak” ifadesiyle türkünün kuşa benzetilmesi bir benzetme örneğidir.
2. Kişileştirme (Teşhis)
- Örnek Mısra: “Gül gibi açar türkü, gürler, diz çöker, halimizi sorar.”
- Açıklama: Türkünün insana özgü eylemleri yapıyormuş gibi sunulması, yani “sorması”, “diz çökmesi” vb. kişileştirmedir.
3. Mübalağa (Abartma)
- Örnek Mısra: “Dağları devirecek kadar güçlüdür halayların sesi.”
- Açıklama: Halay sesinin dağları devirecek kadar güçlü gösterilmesi abartma sanatına örnektir.
4. Tezat (Zıtlık)
- Örnek Mısra: “Aynı dizede hem hüzün hem de coşku saklıdır.”
- Açıklama: Bir yandan hüzün, diğer yandan coşku ifadesiyle birbirine zıt duyguların aynı anda var olduğu vurgulanır.
5. İntak (Konuşturma)
- Örnek Mısra: “Saz der ki: ‘Ey hüzün, benimle çağla, benimle durula.’”
- Açıklama: Burada cansız bir varlık olan saz, insan gibi konuşturularak intak sanatı kullanılmıştır.
6. Metafor (İstiare)
- Örnek Mısra: “Göğsümüzde çarpan bir kalp değil de, / Yalnızca türkülerin sonsuz nefesidir sanki.”
- Açıklama: Kalbin yerine “türkünün sonsuz nefesi” kullanılarak kalp metaforik olarak türküyle özdeşleştirilmiştir.
Tablo: Söz Sanatları ve Örnekleri
Söz Sanatı | Örnek Dize veya İfade | Açıklama |
---|---|---|
Benzetme | “… öksüz bir kuş gibi sabaha uçar” | Türkünün kuşa benzetilmesi. |
Kişileştirme | “Gül gibi açar türkü, gürler, diz çöker…” | Türkünün insani özelliklerle ifade edilmesi. |
Abartma | “Dağları devirecek kadar güçlüdür halayların sesi” | Halay sesinin gücünü aşırı biçimde vurgulamak. |
Tezat (Zıtlık) | “Aynı dizede hem hüzün hem de coşku saklıdır” | Aynı anda karşıt iki duygu barındırma. |
İntak | “Saz der ki…” | Sazın konuşturularak canlandırılması. |
Metafor (İstiare) | “Göğsümüzde çarpan bir kalp değil de, Yalnızca türkülerin sonsuz nefesidir…” | Kalbin, türkünün nefesiyle bir tutulması; bir varlığın diğerinin yerine kullanıldığı kapalı istiare (metafor). |
Kısa Özet ve Değerlendirme
Yukarıdaki şiirde, türkülerimizin kültürümüzde ne denli önemli bir yer tuttuğunu vurgulamak amacıyla çeşitli söz sanatları kullanılmıştır. Metafor (istiare), kişileştirme (teşhis), benzetme (teşbih), abartma (mübalağa), tezat (zıtlık) ve intak (konuşturma) gibi sanatlar, dizelerin duygusunu ve imgelerini güçlendirmektedir. Türküler, bazen sevda, bazen hüzün, bazen de umut aşılayan ifadelerin içinde şekillenir. Kimi zaman bir mendilde saklı hatıra, kimi zaman köy odasında tıpkı bir meşale gibi yürekleri ısıtan bir ışıktır. İşte bu çok yönlülük, söz sanatlarının zenginliğiyle harmanlandığında, şiirsel anlatıma hem ritim hem de duygu katmaktadır.
Türküler, Anadolu coğrafyasında nesilden nesile aktarılan birer hazinelik işlevi görür. Bu şiirde de türkünün sesinin gök kubbede yankılandığından, kimi zaman bir “öksüz kuş” gibi sabaha uçtuğundan bahsedilerek, söz sanatlarının diliyle duygusal bir bağ kurulmuştur. Türkünün kişileştirilmesi, onu bir “dost” gibi algılamamızı sağlar; sazı konuşturmak ise sohbete yeni bir nefes ekler. Abartma sanatında da halay sesinin “dağları devirecek” gibi bir güce sahip olduğu dile getirilmiş, böylece türkülerin içimizde uyandırdığı yoğun etki ile coşkunun büyüklüğü ortaya konmuştur.
Bu şiir, geleneksel türkülerin kültürel değerine dikkat çekerken, aynı zamanda söz sanatlarının incelikli kullanımının da edebi metinlere kattığı renklere işaret etmektedir. Benzetmeler ve metaforlar, yüreklerdeki duyguyu somut imgelerle ifade eder; kişinin hayal dünyasına bir kapı aralayarak türkülerin ruhunu daha yoğun hissetmesine aracılık eder.