bu konuşma onun yüreğine büs bütün derd ekmişdi yüreğinin orta yerine taş gibi ağır bişey oturdu gölgelerini ta uzaklara dağların tepelerine dikti bu dağların ardına inmeğe hazırlanan güneşi uçuşan tale kuşların kanatlarını allı penbeli renglere boyuyordu gözlerini gök yüzünün çıkardığı eski bir gazeteye daldı kendini düşüncelerin elinden kurtarabilmek için gazeteden bir kaç yazı okudu